30 Kasım, 2008

PAÇANGA BÖREĞİ

Malzemeleri:
3 adet domates,
2 adet biber,
4 adet yufka,
200 gr. pastırma,
Tuz,
Karabiber.

Yapılışı:
Kabuğundan ayırdığınız domatesleri küp küp doğrayın, biberleri dilimleyin ve pastırmalarıda ince ince doğradıktan sonra domates ve biberleri kavurun ardından pastırmalarıda ekleyerek çok fazla kavurmadan tuz(Pastırmalar tuzlu olduğu için tuz eklemede dikkatli olun, hiç koymayadabilirsiniz) ve karabiberini ekleyip ocaktan indirin.
Ayrı bir yerde yufkalarınızı açıp üçgen şeklinde kesin ve hazırladığınız içi yufkalara paylaştırın.
yufkaya koyduğunuz için üzerine 1 dilim kaşar peyniri koyarak sigara böreği sarar gibi sarın.
Önceden kızdırdığınız yağda kızartın ve sıcak olarak servis yapın.
Afiyet olsun...


Facebook'ta Paylaş

MAKARNA SALATASI


Malzemeler:
1 paket bamya makarna,
2 adet orta boy patates,
2 adet orta boy havuç,
600 gr bezelye,
1 adet konserve mısır.

Sos İçin:
1 kutu mayonez,
1,5 yemek kaşığı yoğurt,
Tuz.

Süslemek için:
Çörekotu, dereotu.

Yapılışı:
1. Patates ve havuçları küp küp doğrayın, bezelyeleride içine katarak haşlayın. Arzu ederseniz mısırlarıda kendiniz haşlayabilirsiniz yada hazır konserve alabilirsiniz.
2. Makarnalarıda ayrı bir kaba koyarak haşlayın.
3. Bir kaba mayonezi dökerek yoğurt ve tuz ile elinizle çırpın. Mayhoş bir tat elde ettiğinizde mayonez koymayı bırakabilirsiniz.
4. Haşladığınız garnitürü ve konserve mısırı biraz soğuttuktan sonra üzerine mayonezli sosu dökerek karıştırın.
5. Makarnalarda haşlandığında bütün karışımı makarna üzerine dökerek karıştırın.
6. Üzerine çörekotu serpip dereotu koyarak süsleyebilirsiniz.
Afiyet olsun...
DİPNOT: Ben bamya makarna bulamadığım için boncuk makarnadan yapmak zorunda kaldım makarna farketmez tabi ki ama bamya makarnada daha hoş duruyor.

Facebook'ta Paylaş

29 Kasım, 2008

BALKABAĞI SOSLU MUHALLEBİ

MUHALLEBİSİNİN MALZEMESİ:
1 su bardağı şeker,
1 lt süt,
1 su bardağı un (1 yemek kaşığı kadarı buğday nişastası olacak),
1 paket vanilya,
Yarım paket labne peyniri.
1 paket petitbör bisküvisi.

YAPILIŞI:
1 litre süt,
1 su bardağı un karıştırılıyor, biraz kaynayıp muhallebi kıvamına gelince 1 su bardağı şeker ekleniyor ve biraz daha kaynatıldıktan sonra ateşten indirilip hemen 1 paket vanilya ve yarım paket labne peyniri ekleniyor ve iyice karıştırılıyor. Biraz da blendırdan geçiriliyor. Petitbörleri şekerli süte batırarak yumuşatılıyor ve kaba bütün olarak 2 sıra diziliyor. Üzerine hazırlanan muhallebi dökülüyor. Buzdolabında 3 saat kadar donmaya bırakılıyor.

BALKABAKLARI:
Muhallebimiz donarken temizlenip dilimlenmiş balkabakları tencereye su koymadan 2 su bardağı şeker ile yumuşayana kadar haşlıyoruz.

Haşlanan kabakları püre haline getiriyoruz. muhallebinin üzerine döküyoruz. Üzerini istediğiniz malzemelerle süsleyerek servis yapabiliriniz.
Afiyet olsun...



Facebook'ta Paylaş

KAŞARLI ISPANAK


Dilediğiniz kadar ıspanağı haşlayın daha sonra tavada kavurun 10 dakika kavrulduktan sonra üzerine rendelenmiş kaşar dökğün ve kaşarlar eriyene kadar tekrar kavurun ve tabağa alın servis yapmadan önce üzerine dilediğiniz baharatlardan serperek tatlandırabilirsiniz,
sıcak olarak servis yapın.
Afiyet olsun.


Facebook'ta Paylaş

KAHVALTI


Bebeğimiz için en önemli öğünü ihmal etmemeliyiz. Her zamanki gibi tunaya hazırladığımız kahvaltıyı sizlerle paylaşmak istedim :) Bebeklerimize afiyet olsun :)



1 adet bebek ekmeği yada 2 - 3 bebe büskivisini küçük parçalara ayırarak 60 cc suyun içine 2 ölçü toz bebek mamasını ekleyerek karıştırın. Küçük parçalara böldüğünüz ekmeklerin üzerine dökün ve 3 tatlı kaşığı kadar mamadan ayırın.

1 adet yumurtayı kayısı kıvamında haşlıyorsunuz
küçük parçalara bölüyorsunuz. üzerine hazırladığınız bebek mamasından birazcık döküyorsunuz yumurtayı eritmesi için.

DİPNOT: Yumurtaya ilk başladığınız günlerde 8 parçaya bölerek vermeye başlarsanız bebeğinizin alerjisi olup olmadığını ölçmüş olursunuz. Gün aşırı yumurta vermenizde sakınca yoktur.




1 yemek kaşığı pekmez, 20 gram yaklaşık 2 tatlı kaşığı labne peyniri.






Facebook'ta Paylaş

27 Kasım, 2008

DİŞ ÇEKİMİM :)

Merhabalar bugün sifaolsun'a herhangi bir bilgi değilde bugün yaşadığım bir deneyimi yazmak istedim resim koymayı uygun bulmadım yaşamamış olan kimseyi ürkütmek istemedim çünkü.

Bu yazıyı yazmamdaki en büyük neden diş çektirmekten ve diş doktorlarından korkanlara korkmamaları için bir nasihat. Çünkü ilk defa diş çektirdim ve bende korkuyordum :)

Hekimler sağolsun ilk başta hastayla olan dialoglarından dolayı en başta rahatlıyorsunuz zaten eniştem diye demiyorum ama eli çok hafif Kerem Bey içinde aynı şeyi söylüyorum kesinlikle çok iyi iki hekime denk geldim.

Öncelikle şu uyarıyı yapmak istiyorum: Çocuklarımızı 6 yaşından itbaren mutlaka diş hekimi kontrollerinden geçirmeliymişiz. İleride bu tür sorunlarla karşılaşmamak için mutlaka gerekli önlemleri zamanında alalım ki daha kötü sonuçlarla karşı karşıya kalmayalım ve doktorları sadece rutin kontrollerimiz için ziyaret edelim :)
DİŞ ÇEKİMİM :))
Bugün bir operasyon geçirdim. 20 yaş dişlerimden problemim vardı ve sol alt dişimi çektirmek üzere eniştemle birlikte muayenehaneye gittim ve diş hekimi uzman bir başka arkadaşı daha geldi ve öğle saatlerinde (12:00) ameliyata başladılar. İlk kez diş çektiriyordum ve haliyle korkuyordum.

İğnesinden tutunda, diş kırmasına, çekmesine kadar bayağı bir ürküyordum fakat hiçbirisi korkuğum kadar olmadı.

Öncelikle iğneyi yanağımdan vurdular ve 15 dakika kadar bekledik uyuşması için sol yanağımı dudağımla birlikte hissetmemeye başlayınca operasyon başladı.

Tabi ben hiç birşey hissetmediğim için içeride neler oluyordu bilmiyorum ama eniştem ve uzman arkadaşı Kerem Bey yaptıkları her adımı anlatmaya çalıştılar bana :)

Öncelikle dişin ortaya çıkması için dişetimi yardılar ve dişi gördüler üzerinde birazcık kemik olduğu için kemiği genişletmeleri gerekiyordu. Kerem Bey'in ellerine sağlık tereyağından kıl çeker gibi kemiğimide genişletti, ben hiçbir şey hissetmeden alt 20 yaş dişimi 4 parçaya kırarak aldılar da.

Sonra alınması gereken 3 diş daha vardı 30 dakika içinde bunu hallettikleri için üst dişide alma teklifini yaptılar bende seve seve kabul ettim ağzımı 4'e bölmektense 2 kerede olay bitsin istedim.

Ve üst yanağımdan da iğnemi yedikten 5 dakika sonra 2. operasyona başladılar. Üst dişeti, alt dişetinden daha yumuşak olduğu için üst dişi çekmesi daha kolay oldu 15 dakika :)

Alt dişetime 4, üst dişetime 3 dikiş atıldı ve operasyon tamamlandı. Pazartesi dikişlerim alınacak :)

45 dakika içinde herşey oldu ve bitti. şimdi evimdeyim antibiyotiğimi ve belli aralıklarla ağrı kesicimi içiyorum ve herşey yolunda.

Gerçi sol yanağım biraz şeklini bozdu benden bağımsız hareketler sergiliyor fakat eniştemin dediğine göre en fazla 2 gün sonra eski haline dönermiş. Şimdi canım acımıyor mu? Acımıyor dersem biraz yalan sölerim ama öyle Allah'ım dedirtecek kadar değil. Şuan oturup bu yazıyı yazbiliyorsam ne kadar ağrıdığını siz düşünün. :)

Bu akşam ılık mercimek çorbamın içine ekmek doğradım ve yedim :( benim için en büyük felaketlerden biridir yemeksiz kalmak :( . Şimdi ablacığım sağolsun çayımın içine bisküvi kırıp getirecek :) Eee bana da bundan sonra azıcık naz yapmak kalıyor :)

Bana geçmiş olsun :) Darısı sağ alt ve üst dişlerimin başına :)

DİŞ ÇEKTİRDİKTEN SONRA YAPACAKLARINIZ:
-
Diş çekimi bittikten sonra ilk 45 dakika ağzınızdaki kanamayı durdurması için bir pamuk koyuluyor ve bakletiliyor.
-Fazla konuşmamanız, pc başında beklememeniz, yere düşen birşeyi almaya çalışmamanız yararınıza olacak. (Eniştemde şuan da pc başından kalkıp dinlenmem için ikaz ediyor beni :( )
-Birkaç gün sulu ve soğuk şeyler yemeniz gerekiyor. (süt içine ekmek, cici bebe bisküvisi, normal biskivi kırarak yiyebilirsiniz. Çayı soğuttuktan sonra içine bisküvi kırarak yiyebilirsiniz. Ilıtılmış çorba içine ekmek doğrayabilirsiniz.)

Yarın neler getirir bilemiyorum. Herhangi bir değişiklikle karşılaşırsam sizlerle mutlaka payaşacağım :)

Sağlığınız bol olsun...

2.GÜNÜM
Bugün ikinci günümdü. Allah'ıma hamd olsun ağrım yoktu gece ve sabah kalktığımda ama ne olur ne olmaz diye ağrı kesicimi içtim. Bir problemle karşılaşmadım :) Süt içine doğranmış ekemeğimi yedim zaten üzerimdeki gripte hala geçmemişti bol bol uyuyarak geçirdim bugünümüde. Akşamda çorbamın içine doğradığım ekmekli çorbamı içtim :( Tek sıkıntım mis gibi yemeklerden yiyememek :( Allah sağlık versin 1 hafta sonra eski halime dönüp her şeyden yiyebilecekmişim :)

Halit YOSUNÇIĞIR (Diş Hekimi): Konur sokak 21/10 Kızılay/ANKARA

Facebook'ta Paylaş

25 Kasım, 2008

BOĞAZ AĞRISI VE ŞİŞMESİ İÇİN ADAÇAYI


Bugün çok hastayım üzerinize afiyet grip olma yolunda ilerliyorum üzerimde müthiş bir ağırlık ve ağrı var. Bademciklerim şişmek üzere sinyallerini veriyor. Ve bu ağrıyı hafifletmek için birşeyler yapmam gerekiyor. Ablam sağolsun adaçayımı demledi ve getirdi bana da resimlerini çekmek kaldı :)

ADAÇAYI
Bir tutam kurutulmuş adaçayını bir bardak kaynar suyun içine atın ve demlendikten, yaklaşık 5 dakika sonra süzün, tadını sevmeyenler çayın içine 1 tatlı kaşığı bal koyarlarsa çok daha keyifle içeceklerdir. Boğazlarınızın yumuşadığını rahatladığını hissedeceksiniz.

ADAÇAYI GARGARASI
Aynı şekilde bir bardak daha demleyin ve soğumaya bırakın soğuduktan sonra 1 gün içinde 1 bardağı bitirmek koşuluyla belli aralıklarla üçer kez gargara yapın içemeyenler için farklı bir yöntem kesinlikle boğazlarınızı rahatlatıyor...

Facebook'ta Paylaş

23 Kasım, 2008

YORGUN GÖZLERE TONİK


Papatya gözlerinizdeki şişkinliği azaltır. Gül suyu da cildi sıkılaştırır. Uykusuz bir gece geçirdiyseniz, gözleriniz yorgunluktan şişmişse bu tonik tam size göre.

Malzemeler :
1 poşet papatya çayı,
230 ml. kaynar su,
120 ml. gül suyu.

Hazırlanışı :
Papatya çay poşetini, 5 dk. kaynar suda bekletin. Poşeti çıkardıktan sonra çayı soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra gül suyunu ekleyin. Bu karışımı pamuk yardımıyla göz kapaklarınızın üzerine yerleştirin ve 5 dk. bekletin.

Facebook'ta Paylaş

KIŞ MAKYAJI NASIL YAPILMALI?


Havalar soğuk, mevsim kış olunca günlük makyajınızda da birtakım noktalara dikkat etmenizde fayda var.

Fujyanın tüm tonları, mor, mürdüm, lacivert, mavi-yeşil ve kahverengiden oluşan far kombinasyonları kullanılıyor. Renkli kalın farlar ve yine renkli rimellerle gözlerimiz anlam kazanıyor.

Bu kış, gözlerde eyeliner kullanmıyoruz.

Dudaklarımızı ruj ve parlatıcılarla destekliyoruz. Dudak kalemi ise, bu kış gündemde yer almıyor. Yanaklarımızdaki gölgeleri oluştururken ise kahve, oranj ve pembe tonlardan faydalanılıyor.
Facebook'ta Paylaş

KARA NOKTA MASKELERİ



1)Limon-yoğurt maskesi: Bir kâse yoğurda bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı, gözlerinize gelmemesine dikkat ederek yüzünüze yayın ve 15 dakika bekleyin. Yüzünüzde kuruyan maskeyi ılık suyla yıkayarak çıkarın. (Limon suyunun cildi dezenfekte ettiği, sivilceleri kuruttuğu ve siyah noktaların kaybolmasına yardımcı olduğu biliniyor. Yoğurt ise cildi besliyor, nemlendiriyor ve yağ miktarını dengeliyor. Bu maske haftada bir kez uygulanabilir.)

2)Yulaf maskesi: Pişirdiğiniz yulafları süzdükten sonra, bunları geniş bir kabın içinde bir kaç dakika ezin. Hazırladığınız bu yulaf ezmesini yüzünüze sürdükten sonra 15 dakika kadar bekleyin. Daha sonra yüzünüzü ılık suyla temizleyin.(Bu maskeyi vücudunuza da uygulayabilirsiniz.)

3)Elma sirkesi maskesi: Su ile karıştırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü temizleyin ve su ile durulayın. (Elma sirkesi cildinizi yumuşattığı gibi, akneye yol açan mikropları öldürüyor.) Yada elma sirkes su karışımını kaynatarak buharını yüzünüze tutarsanız kara noktaların gittiğini görebilirsiniz. (Kokusu biraz dayanılmaz oluyor fakat iyi bir çözüm ben birebir test ettim :) )

4)Nane-kekik-ıhlamur maskesi: Birer tutam nane, yabani kekik yaprağı, ıhlamur bir kaba konulup yeteri kadar su ilave edilerek kaynatılır. Soğuduktan sonra siyah noktaların üzerine sürülür.

5)Domates-gliserin maskesi: Bir adet çok olgun domates ezilir ve ince bir tülbentle süzülür. 1 tatlı kaşığı gliserin katılıp karıştırılarak şişeye doldurulup kullanılmak üzere saklanır. Cildin siyah noktalı kısımlarına bol miktarda sürülür.

6)Kil-badem yağı-bal maskesi: 1,5 tatlı kaşığı kil, 1 tatlı kaşığı badem yağı, 1 tatlı kaşığı bal karıştırıp yüze sürülür ve 35-40 dakika beklenir. Daha sonra yüz soğuk suyla yıkayıp yağsız bir nemlendirici krem sürülür.

7)Kırlangıç otu-ayrık otu maskesi: Birer tutam kırlangıç otu ve ayrık otu bir kaba konularak üzerine beş bardak su ilave edilerek kaynatılır ve bir gece dinlendirdikten sonra siyah noktaların üzerine sürülür.

8)Mısır unu-yoğurt maskesi: 1 tatlı kaşığı mısır unu ve 1 tatlı kaşığı yoğurt karıştırılıp, göz çevreniz hariç cildinize uygulanır. 15 dakika kadar sonra cildinizi yıkanarak arındırılır. (Haftada bir defa uygulayabilirsiniz.)


Facebook'ta Paylaş

22 Kasım, 2008

BESLEYİCİ TONİK (ADAÇAYI)


8 bardak kaynatılmış suya bir avuç adaçayı konur, üstü kapalı beş dakika kaynatılır, 30 dakika demlenir, süzülür. Her banyodan sonra, saç dipleri bu tonik ile ovulur, durulanmaz, soğuk kullanılması daha etkilidir. Aynı zamanda papatya ve adaçayı içmeye devam edilir.

Facebook'ta Paylaş

SAÇ YIKAMAK (ISIRGANOTU)


4-5 avuç taze veya kurutulmus yaprak, 5 litre suya koyulur, ağır ateşte kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5 dakika demlendikten sonra süzülür. Kök kullanıldığında ise, 2 avuç dolusu ince kıyılmıs kök, 10-12 saat soğuk suda bekletilir, sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 10 dakika beklendikten sonra süzülür. Bu durumda, saç yıkamak için sodalı sabun gerekir.

Facebook'ta Paylaş

EL VE AYAK BANYALORI (ISIRGANOTU)


İki avuç dolusu yıkanmıs kök, sap ve yaprak, 5 litre soğuk suya konularak, 10-12 saat bekletilir ve sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır. Banyo sırasında bitkiler suyun içinde kalabilir. Bu banyo suyu, yeniden ısıtılarak, 2-3 kere daha kullanılabilir.

Facebook'ta Paylaş

19 Kasım, 2008

TOPUK ÇATLAKLARI



2 çorba kaşığı bal,
Yarım limon suyu

Malzemeleri ılıtıp topuklara dirseklere sürün. Sonrada ılık su ile yıkayıp nemlendirici sürün.... Topuklarınızdaki çatlakların yokolduğunu göreceksiniz...

Facebook'ta Paylaş

SİMİT REJİMİ


En fazla 7 gün boyunca uygulanması gereken bu diyet, simitin yanı sıra et, tavuk gibi protein ağırlıklı besinler de içeriyor. Bu diyette sabah kahvaltısı bir hafta boyunca aynı.

Hedef kilo : 1 haftada 3-6 kilo
Hedef kalori : 900 Kcal

1.GÜN
Sabah: ½ simit, çay, kahve diyet içecekler
Öğle: 1 simit, yağsız salata (1 kase salata)
Akşam: ½ tavuk, 1 kase salata (yağsız)

2.GÜN
Sabah:
½ simit, çay, kahve diyet içecekler
Öğle: 1 simit, yağsız salata (1 kase)
Akşam: ½ tavuk, 1 kase salata (yağsız)

3.GÜN
Sabah: ½ simit, çay, kahve diyet içecekler
Öğle: 1 simit, yağsız salata (1 kase)
Akşam: 10 köfte (ekmeksiz yapılacak, yağsız kıymadan, baharat olabilir.)

4.GÜN
Sabah: ½ simit, çay, kahve diyet içecekler
Öğle: 1 simit, 1 kase salata
Akşam: 10 köfte (ekmeksiz yapılacak, yağsız kıymadan, baharat olabilir.)

5.GÜN
Sabah: ½ simit, çay, kahve diyet içecekler
Öğle: 1 simit, 1 bardak ayran
Akşam: 8 adet kuzu pirzola, 1 kase salata

6.GÜN
Sabah:
½ simit, çay, kahve diyet içecekler
Öğle: 1 tabak makarna (domatesli) 1 kase salata
Akşam: 8 adet kuzu pirzola, 1 kase salata

7.GÜN
Sabah:
½ simit, çay, kahve diyet içecekler
Öğle: Tavuklu domatesli makarna (1 tabak olacak, içine 1 tatlı kaşığı yağ konacak.)
Akşam: 3 adet bonfile veya balık ızgara veya teflonda, 1 kase salata


Facebook'ta Paylaş

14 Kasım, 2008

İLİŞKİNİZİ CANLANDIRIN


Dünyada her üç evlilikten birinin boşanmayla sonuçlandığı ve aşkların başladığı gibi büyük bir hızla bittiği günümüzde, gerçek aşkı bulmak ve bunu yıllarca korumak pek de kolay olmuyor. Ancak ömür boyu mutlu bir birliktelik yaşayan veya ilişkilerini krizden kurtarmayı başaran pek çok çift de var. Peki, onlar hayatlarının kadınını veya erkeğini mi bulmuşlar, yoksa bildikleri bir şeyler mi var?

BOŞVERMİŞLİK
Yeni bir ilişkiye başladığımızda tüm yaratıcı yönümüzü ve dikkatimizi sevgilimizin gönlünü hoş etmek için kullanırız: Biricik aşkımızın bal gibi tatlı sohbetini saatlerce dinler, parmaklarımızla ensesini hafifçe okşadığımızda saçlarının nasıl şekil aldığı gibi en ufak detayları bile zihnimize kazırız. Ve ona en sevdiği yemeği hazırlayabilmek için hiç sızlanmadan mutfakta saatlerce zaman geçiririz. Ancak bir gün fark ederiz ki artık ilişkimize emek harcamayı çoktan unutuvermişiz.

KÜÇÜK JESTLERLE ŞAŞIRTIN
Şimdi partnerinize hangi sevgi dolu jestlerle sürpriz yapabileceğiniz üzerine odaklanın. Örneğin sabah uyandığında kahvesini yatağına götürebilir, banyo yaparken sırtını keseleyebilir veya mesai saatinde "Şuan seni istiyorum" şeklinde davetkâr bir mesaj çekebilirsiniz. Bir önerimiz daha var: Artık partnerinize "canım", "aşkım" gibi genel bir ifadeyle değil, adıyla seslenin ve onun dikkatini çekinceye dek bekleyin. Ardından, gözlerinin içine 3 saniye boyunca sevgiyle bakın. Ve hiçbir şey söylemeden dudaklarından hafifçe öpün. Bu önerilerimizi sık sık tekrarlarsanız, emin olun ki sevgiliniz iş çıkışında soluğu hemen sizin yanınızda alacaktır.

KISIR KONUŞMALAR
Çocukluğunuz, üniversite hayatınız, gelecekle ilgili hayalleriniz ve daha pek çok konu. Birbirinizle sohbet etmeye doyamadığınız için kimi zaman sabaha kadar uykusuz kalır, yatağa girince bile konuşmaktan kendinizi alıkoyamazdınız. Peki ya şimdi? Günlük iletişiminiz artık sadece şu cümlelerle sınırlı kalıyor, değil mi? "Günün nasıl geçti?" - "Her zamanki gibi yoğun" - "Benim de aynı şekilde. Yemekten sonra evi süpürmek için bana yardım eder misin?" - "Of çok yorgunum, başka bir gün yapsak?" Rutin, bir o kadar da monoton olan bu tarz konuşmalar haliyle aşk hayatınızın da tüm renklerini silip süpürüyor!

SOHBET EDİN
Tıpkı ilk günlerdeki gibi, sohbet etmek için birbirinize düzenli olarak zaman ayırın. Bunun için her hafta mükemmel bir sofra hazırlamanız da gerekmiyor, akşam yemek yerken birbirinize 15 dakika zaman ayırmanız bile yeterli aslında. Çeşitli bahaneler yaratarak bu yoldan sapmamaya dikkat edin ve ilişkinizin televizyon karşısında rutinleşmesine de izin vermeyin. Eski günlerdeki gibi doyurucu bir sohbet için size bir önerimiz var: İlişkiye yeni başladığınız dönemlerde, çevrenizde gördüğünüz ilginç şeyler veya hobilerinizle ilgili sevgilinizin ne düşündüğü konusunda eminiz ki kafa yorardınız. O halde şimdi de ilişkinize aynı özenle yaklaşın ve sevgilinizin ilgisini çekebilecek konuları tekrar dikkatle gözlemleyin. Ve sohbet sırasında bu konulara ağırlık vererek, eşinizin sohbetten keyif almasını sağlayın.

TUTKU AZALIYOR
Benzer sosyal ve kültürel aktivitelere katıldığınız biriyle aynı yastığa baş koymanız hiç kuşkusuz çok keyifli bir şey. Yapılan araştırmalara göre de; yaşam alışkanlıkları ve kişilikleri birbirine benzeyen çiftler daha mutlu oluyor. Ancak ilişkinin başlangıcında çok hoşumuza giden bu konfor, hızla "tutku"nun kaybolmasına yol açabiliyor. Çünkü insanlar ilişkilerinde heyecan arıyor ve uzun süreli birlikteliklerde sıkılma noktasına gelebiliyor. Yani, partnerinizle her zaman burun buruna olmanın size ve ilişkinize pek de yararı olmuyor. Zaten uzmanlar da "Farklılığın olmadığı bir ilişki, durgunlaşmaya mahkûmdur" diyor.

ÖZEL ANLAR YARATIN
Hayallerinizi ve hedeflerinizi tekrar gözden geçirin. İlişkiniz için daha iyi olabilir düşüncesiyle hiç hedeflerinizden vazgeçtiğiniz oldu mu? Şimdi, isteklerinizi gerçekleştirebilmeniz için hala fırsatınız var mı? Eğer yanıtınız "evet" ise hemen kolları sıvayın ve sadece kendinize özel zamanlar yaratın. Sizin tek başınıza yapmak isteyeceğiniz çok şey olmalı; belki Aikido veya dans kursuna gitmek, arkadaşlarla buluşmak, hatta belki de tatile çıkmak gibi. Birbirinizden bir şeyler öğrenmek ve konuşabileceğiniz yeni konular bulmak ilişkinizi monotonluktan kurtaracaktır. Üstelik birbirinize duyacağınız özlem de ilişkinizi yeniden alevlendirir. Tabii ki aynı özgürlüğü eşinize de tanımalısınız. Onun da yalnız yapmaktan zevk alabileceği pek çok hobisi olabilir. Burada önemli olan dengeyi koruyabilmek: Ne sürekli birlikte; ne de sürekli ayrı!

”SENİ SEVİYORUM” DEMİYOR
Sevgiliniz size en son ne zaman "seni seviyorum" dedi. Nedense artık bu cümleyi kurmaya pek de yanaşmıyor. Siz de haliyle "Yoksa artık beni sevmiyor mu?" diye endişeleniyorsunuz. Partneriniz sizi büyük bir olasılıkla hala aynı yoğunlukta seviyor ama artık bunu size aktarmayı ihmal ediyor. Ayrıca her insanın aşkını ifade etmekte kendine özgü bir dil kullandığını da unutmayalım. Örneğin sevgiliniz mp3 çalarınıza müzik kaydetmeyi bir sevgi göstergesi olarak görüyor olabilir. Aklınızda bulunsun, birlikte zaman geçirmek, sorumlulukları yerine getirmek, şefkatli kelimeler sarf etmek ve hediye almak da sevginin en önemli göstergelerinden.

AŞKIN GİZLİ DİLİNİ KULLANIN
Eşinizin ve sizin aşkın hangi gizli dilini kullandığınızı ortaya çıkarın. Ve bu dili sık sık kullanmaya başlayın. Keyifli bir sohbet anında karşılıklı olarak şu cümleleri de tamamlamaya çalışın: "... dediğinde beni sevdiğini hissediyorum", "... yapmadığında rahatsızlık duyuyorum". Eğer partnerinizin ihtiyaçlarını ve isteklerini bilirseniz, onun duygularına daha kolay karşılık verebilirsiniz. Tabii aynı şekilde sevgiliniz de... Böylece arzu edildiğinizi ve sevildiğinizi hissedersiniz.

HEYECANSIZ SEKS
'Sabaha kadar seviştiğimiz o ateşli geceler artık mazide kaldı. Şimdi sadece birkaç dakika, üstelik rutin bir görevi yerine getirir gibi heyecandan uzak sevişiyoruz.' Cinsel terapistler ilişkilerinin monotonlaştığından yakınan çiftlerden bu tarz cümleleri sıkça duyuyorlar. Uzmanlara göre yatak odasında kara bulutların dolaşmasının nedeni, cinsel isteksizlik değil, eşler arasındaki özel iletişimin artık kaybolmaya yüz tutması. Bir başka deyişle eşlerin yatak dışında artık birbirlerine açılmamaları ve bedensel olarak yakınlık kurmamalarından kaynaklanıyor.

YATAK ODANIZI RENKLENDİRİN
Size mutlaka uç şeyler yaşayın demiyoruz ama unutmayın ki seks mekanı her zaman yatak odanız olmak zorunda değil; bir sinemada veya sahil kenarında eşinizle küçük kaçamaklar yaparak cinsel yaşantınızı renklendirebilirsiniz. Ayrıca eşinizle, cinsel yaşantınızın dışında başka paylaşımlar olmasına da özen gösterin; güven, sevgi, saygı ve dayanışma gibi... Oyun parkında çocuklar gibi oynayabilir, salıncaklara da binebilirsiniz. Bu tür davranışlar birbirinize açılmanızı sağlar ve sizi özgür kılar.

Facebook'ta Paylaş

ERKEĞİ AÇMANIN YOLU



Yılan bile tatlı dille deliğinden çıkıyorsa erkek niye çıkmasın. Huzurlu ve mutlu bir ilşiki yaratmanın yolu belki sizden geçiyordur, işte Cosmotürk'ün hayat boyu baçucunuzdan eksik etmemeniz gereken tavsiyeleri...

YOL 1: ERKEKLER REDDEDİLMEYİ HİSSEDER
Birçoğu kadınların onları eleştirdiğini hisseder ve bu yüzden açılmaktan, birilerinin onlara gülmesinden, onları reddedilmiş ve aşağılanmış olarak bırakmasından korkarlar.

Kadınlar bir erkeğin egosunu ve kimlik duygusunun kendilerininden daha kırılgan ve daha kolay tamir edilebilir olduğunu anlamalıdır. Bu özellikle mahrem bir ilişkisi olduğunda geçerli: bilmek ve geri bildirim almak, sizin hoşunuzua gidip gitmediğini bilmek ister.

Eğer bir erkek onu yargılayacağınızı, söylediklerinden ötürü ona farklı bakacağınızı hissederse kesinlikle konuşmaz. Partnerinizi yargılamamak aklındakini söylemesini sağlamak ve onu duymak istemek değildir. Bu sizin aynı şeçeneğe sahip olmadığınızı yada ona aynı şeyi teklif etmeyeceğiniz anlamına da gelmez. Onun size açılmasını sağlamak için, her kim olursa olsun tamamen kabul edildiğini hissetmek ister, sizin istediğiniz adam olduğu için değil. Onunla sabırlı olun. Eğer onun düşüncelerine başka bir bakış açısıyla anında yanıt veriseniz, mesela “hımm, bence yanlış, katılmıyorum.” ya da “ Bu çılgınca düşünceyi de nerden buldun?” bütün erkekler rahatlayacaktır. Çok kişisel olup olmadıklarından, bunun verdikleri imaja uygun olamamasından ya da kendilerine biçtikleri imaj olmasından korkarlar.

Bir erkek hayatının farklı evrelerinde farklı şeylerdir, bazen aynı hafta ya da gün içinde bile. Size bütün farklı yönlerini göstermesine zin verin. Eğer beklentilerinizden vazgeçemiyorsanız ve gerçekten kimliğini bulmasını istiyorsanız, bunu hemen hissedecek ve rahatlayacak, sizinle konuşmaktan zevk alacaktır.

YOL 2: KENDİNİZİ AÇIĞA ÇIKARIN
Partnerler arasında karşılıklı güven olmalı. Herkesin sorunları, dolaptaki iskeleti ve korkuları var. Bir çok erkek “Bunu onunla paylaşırsam beni terk eder.” diye düşünür. Kendiniz hakkında sizin de ona güvendiğinizi gösterecek bir şeyi açık etmelisiniz.

Açılmaya başladığında, ne söylediğini dinleyin ve bir adım geri atıp şöyle bir şey söyleyin. “Bu o kadar da kötü değil. Ben daha kötüsünü yaptım.” Ve hikayenin içinden sevdiğiniz bir bölümü çıkarın. (Yine de uydurmayın. Çok gereksiz kaçacak ve yönelendirmeye dönüşecektir. İnsanlar belli bir dereceden sonra yönelendirildiklerini anlarlar ve işler iyi. Ona geri bildirim yaptığınızdan emin olun ve onun tarafını tutun. Bazı kadınlar hikayeleri dinler ve sadece ne kadar yanlış olduğunu söylerler.

Başkalarının tarafını tutarlar. İşle ilgili bir hikayede mesela iş arkadaşlarının yanındadırlar. Onun bakış açısından bakmanız önemlidir. Bu onu eğitme bir şeyler öğretme zamanı değil, “arkadaş olma” zamanı. İki insan arkadaş olurken karşılıklı olarak kendi deneyimlerini paylaşırlar ve bunun sayesinde yakınlığı ve rahatı tadarlar. Burada bir ilişki yaratıyoruz, aynı dünyayı paylaştığınız ve benzer bir yerde yaşadığınız hissini paylaşıyoruz.

Erkeklerin nasıl acınası bir şekilde yalnız hissettiklerine şaşırırsınız. Sadece sessiz olmak için eğitilmemişlerdir, aynı zamanda ne yaptıklarını söylemenin erkekliğe ters olduğunu düşünürler. Çünkü erkeklerden hiç geri bildirim almazlar. Sizin dürüst ve olumlu geri bildiriminiz hayatıdır. Bu yolda ilerlerseniz, erkek arkadaşımız orada kendini anlayan birinin olduğunu farkedecek ve daha da açılacaktır.

YOL 3: GEÇMİŞE YOL VERİN
Erkek arkadaşınızla bitmeyen ve geçmişin bütün eski şikayet nedenlerini geri getiren bir tarışma yaptınız mı? Yanlışları, sizi incitmesi, size sahip olma şekli hakkında? Neredeyse her ilişkide bir noktada bu olur ve gerçek ortaya çıkar: erkeklerin aklına bu geldiğinde sinirlenirler.

Eğer bir erkek sözleriniz değiştirileceğini, yanlış anlaşılacağını, başkalarına söyleneceğini ya da kendisine karşı kullanılacağını farkederse, açılması mümkün değildir.
İletişim açığını kapatmanın en kolay yolu ona geçmişte ne söyledi ya da ne yaptıysa sizin de bunda payınız olduğunu hissettirmektir. Bütün ilişkiler dansa benzer hiç kimse mükemmel ya da berbat değildir. Aslında, birbirini iyi ya da kötü olarak görmektense, oynanan oyunları farketmek ve çıkamadığınız konularda nasıl sıkışık kaldığımızı anlamak daha iyidir.

Örneğin, bazı kadınlar kurbanı oynamaya bayılır. Kendi duygularınızı değerlendirmek ve partnerlerinden daha güçlü hissetmek için ilişkiyi suçlamak zorundadırlar. Aslında, bir erkeği kendilerine bu yolla bir süre bağlayabilirler. Ama iletişimin tamamen kapandığı ve ilişkinin sallandığı açıktır.

Eğer bu özür durumunu değiştirip size tamamen açılmasını istiyorsanız, şunu deneyin. Bu hale gelmenize neden olan olayların kendinize ait olan kısmlarının sorumluluğunu alın ve neden böyle olduğunu anlamaya çalışın. Bu kendinizi suçlamak da değildir. Sadece duruma dikkatlice bakmak. Onun bütün “doğru”larına odaklanın, “yanlış”larına değil. Daha fazla yardım istiyorsanız, bir defter alın ve bu ilişkiden kazandıklarınızı ve bu ilişkiye verdiklerinizi liste yapın. Sizin de mükemmel olmadığınız zamanları ve beraber büyüyüp gelişme yollarınızı not edin.

Affetme yeteneği bir yıl öncesinde onda nelerin doğru olduğunu düşünmenin yanlış olduğunu farketmek kadar kolaydır. (tabii kendinizde de) Şimdiye odaklanın. Doğru iletişim bu zamanda kalmayı gerektirir ve geçmişi geçmişte bırakır.

YOL 4: SERT - EMİN - DİNLEYİCİ OLUN
Dürüst ilişkiler mümkün mü? Varsayım herkesin dürüst olduğu şeklinde. Gerçek şu ki çok az insan dürüst. Dürüst olmamalarının sebebi ise sonuçlarının çok can alıcı oluşu. Bir çok erkek kadınlara yalan söylenmesi gerektiğini düşünürler çünkü kadınlar gerçeği kaldıramaz. Bir çok erkek eşleriyle hayatlarında neler olup bittiğini ve nasıl hissettiklerini söylemekten korkuyorla çünkü bunun onları kızdıracağınız düşünüyorlar. Aslında bir çok kadın duygularını erkekleri ve ilişkileri kontrol etmek için kullanır. Erkekelerden belirli cevaplar isterler ve alamazlarsa da yıkılırlar. Sonra erkek kapandığında ve konuşmadığında şaşırırlar.

Ne yazık ki, bir çok kadın erkeklerin ne hissetmesi ve düşünmesi gerektiği konusunda kafalarında belirli imajlar taşırlar. Bu tür fanteziler gerçeği yıkıcı hale getirir ve birçok gizlenmiş yolla erkeğe bunu duymak istemediklerini ima ederler. Tanıdık geldi mi? Dinlemeyi istemek bir ilişkinin başlangıcıdır. Bu erkeğe her ne olursa olsun yanında olacak sağlam bir ilişkisi olduğunu düşündürür.

Bu gerçekçi olmayan yoldan çıkmak istiyorsanız, kendinize üç şey sormanın vakti geldi.

Gerçeğin ne kadarını sindirebilirsiniz? Gerçekten ne kadar istiyorsunuz? Erkeğinizin sizin için bir fantezi olmasını mı yoksa gerçeğe dönüşmesini mi istiyorsunuz? Belki bütün bir gerçeği tek bir seferde alamazsınız ama sindirme kaslarınızı biraz geliştirip bu yolda ilerleyebilirsiniz.

Yeteri kadar acayip bir şekilde, fantezilerin bizi mükemmel hissettirdiğini düşünürüz. Aslında, ne kadar gerçekle tanışırsak o kadar güçlü büyürüz. Başkalarının dürüstlüğünü kabul etme yeteneği gerçek güvenliğin başkalarının onayını almada değil, kendi kendimize dürüst olmada olduğunu anladğımızda artar.

YOL 5: KENDİNİZE DOĞRU OLUN, FARKINDA OLUN
Kendimize dürüst olmazsak başkalrına ne kadar olabiliriz? Bir erkeği açmanın en iyi yolu kendinize karşı dürüst, doğal, gerçek olmak, sıcaklık ve kabul atmosferi yaratmaktadır. Hayatta gördüklerimiz bizim aynalarla yansıtılmış farklı yanlarımızdır.

İşte burada bahsedilen beş başlığı sadece erkeklerimize değil kendimize de uygulamamız gerektiğinin önemi burdadır. Örneğin, kendiniz algılamaktan vazgeçebiliyor musunuz?
Eskiden yaptığınız hataların şikayetlerine boş veriyor musunuz? Yoksa beceremediğiniz şeyler ya da yaptığınız hatalar üzerine geri dönüp duruyor musunuz? Kendinize böyle davrandığınızda, partnerinize de böyle davranmanız çok doğal.

Çocukken sürekli azarlandıysanız ya da herhangi bir şekilde kendinizi kötü hissettiyseniz, erkeğinize de böyle davranmanız mümkün.

Farkındalık burada çok önemli. Eğer partnerinizle aranızda daha açık bir dinamik yaratamak istiyorsanız, kendinize nasıl baktığınızla, davrandığınızla, diğerlerine de nasıl baktığınızla ve davrandığınızla ilgili bir envanter yapın. Eğer incindiyseniz, hayatınızı geçmişin otomatik pilotununda yaşamaya devam etmek istememeniz çok normal. O zaman dönün. Kibar ve anlayışlı olmaya karar verin, hem kendiniz hem de etrafınız için.

Bazen karşılık beklentisi içinde de oluruz. Bu gerçekleşmediğinde sessiz öfke büyümeye başlar. Bu bir takvime bağlı yaşamak, karmaşık mesajlar vermek ve bu başkalarına ya da kendinize doğru davranmamaktır. Kendinizi doğru bir şekilde vermek için, verdiğiniz kadar aldığınızı da farketmelisiniz. Başkasına koşulsuz saygı ve sevgi verdiğinizde, bunu kendinize veririsiniz. En iyi şekilde davranmaya çalışıyorsunuz ve bunun geri dönüşü kesin olacak. Diğerleri size saygılı davrandığında, bir değer yaratıyorsunuz. Eğer partneriniz karşılık vermiyorsa, bunu sizin başarısızlığınız ya da kaybınız olarak düşünmeyin. Aksine, sizin gibi olan birine daha kolay yöneleceksiniz.

Kendinize doğru olun ve bunun bulaşıcı olduğunu göreceksiniz. Sizinle beraber olan insanlar sizin gibi davranmaya başlayacaklar. Belirli bir takvim olmadan, yönlendirip kontrol etmeden doğal olarak ve açıkça iletişim kuracaklar. Eğer böyle davranmazlarsa, doğal olarak hayatınızdan çıkacaklar ve bunu taktir eden birileri gelecek.

Facebook'ta Paylaş

13 Kasım, 2008

GEBELİK BELİRTİLERİ


Gebelikte çoğu kadın tarafından hissedilen belirtiler ve bulgular vardır.
Bunlardan başlıcaları:

1. Adetin gelmemesi (amenore)
2. Bulantı ve kusma
3. İdrar şikayetleri
4. Yorgunluk
5. Fetal hareketlerin algılanması
6. Göğüslerde değişiklikler
7. Vaginal mukoza renk değişikliği
8. Artmış deri pigmentasyonu ve abdominal striaların görülmesidir
9. Aşerme - sinirsel - ruhi değişiklikler.

AMONORE (ADETİN GELMEMESİ):
Daha önce düzenli adet gören sağlıklı kadınlarda beklenen adetin görülmemesi gebelik yönünde önemli bulgulardandır.

Fakat amenore hiçbir zaman tek başına gebeliğin kesin olduğunu göstermez. Psikolojik ve sosyal şartlar, iklim ve yer değişiklikleri adetin aksamasına neden olabilir. Ayrıca ağır enfeksiyon hastalıkları veya diyabet, ve diğer bazı hormonal hastalıklarda da amenore vardır (Basedow hastalığı, miksödem, akromegali, Addison). Çocuk emziren kadınların %80' inde amenore görülür.

Nadiren de olsa henüz hiç adet görmemiş puberte çağındaki bir çocukta, bir süredir menopozda olduğu bilinen kadında da gebelik olabileceği unutulmamalıdır.

Bunların aksine gebe olduğu halde adet gören kadınlar da vardır. Halk arasında buna "üste adet görme" denir.

BULANTI - KUSMA:
Genellikle gebeliğin 2. - 12. haftalarında gözlenir. Gebelerin yaklaşık % 50-60'ında bulantı-kusma görülür. Sıklıkla bulantı sabah uyanıldığında çok şiddetlidir ve gün ilerledikçe azalır. Gebelik sırasında hastanın değişen metabolizmasının, değişik durumunun, endokrin bezlerin bulantı - kusmada rollerinin olduğu düşünülmektedir.

Gebelikte ayrıca tükrük salgısında artış (hipersalivasyon) ve ağızda aşırı sulanma (pitiyalismus) mevcuttur.

MESANEDE DUYARLILIK ARTIŞI (İDRAR ŞİKAYETLERİ):
Gebeliğin başında büyüyen uterus mesaneye bası yapar. Mesane duyarlılığı artar. Kapasitesi azalır. Sık idrara çıkılır. Bu belirti gebeliğin 2.devresinde azalır. 3. trimesterde fetal baş pelvise inince yeniden başlar.

YORGUNLUK:
Erken gebeliğin sık rastlanan ve bazen çok şiddetli olan belirtisidir. Yorgunluk, yapılan işle orantısızdır. Genellikle 20. haftadan sonra geçer.

FETAL HAREKETLERİN ALGILANMASI:
Genellikle Multiparlarda 16-18. haftalarda, primiparlarda, 18-20. haftalarda gebe tarafından fetal hareketler hissedilir. Bu batın içindeki kanat çırpılmasını andıran bir duygu olarak algılanır. Bu hareketlerin şiddeti giderek artar. Bu hareketlerin anne tarafından algıladığı ilk ana "CANLANMA" denir.

MEMELERDEKİ DEĞİŞİKLİKLER:
İlk adet gecikmesinden kısa bir süre sonra memelerde dolgunluk, duyarlılık, karıncalanma hissedilebilir. Gebeliğe eşlik eden meme değişimleri, meme dokusunun hormonal uyarısına bağımlıdır, ama hemen adet öncesinde de aynı belirtiler bulunabilir. Nadiren yüksek prolaktin düzeylerinin varlığında memelerde gebeliktekini andıran değişimler olabilir.

Memelerde bez, yağ ve bağ dokusunda artış olur ve damarlarda, lenf bezlerinde hipertrofi meydana gelir. Böylece memelerin şekil ve kıvamında karakteristik değişiklikler olur. Areola halkası genişler ve mamilla büyür, uzar. Areolada bulunan rudimenter süt bezlerinden, Montgomery bezleri aşırı belirginleşir. Areola ve mamillanın rengi, artmış pigmentasyon nedeniyle değişir (renk açık kahverengiden, koyu siyaha kadar olabilir).

Çoğunlukla 2. gebelik ayından itibaren özellikle pigment bakımından zengin olan hastalarda pigmentasyon areola halkasından taşarak, areola çevresinde daha açık renkte sekonder gebelik areolası meydana gelir. Proliferasyona uğramış süt bezlerinin faaliyete başlamaları gebeliğin 2. ayının sonunda olur ve sekresyon başlar.

Memenin tabanından mamilla yerine doğru yapılan basınç sonucunda berrak, daha sonraki aylarda da bulanık bir hal alan beyaz sarımtırak sekret salgılanır. Bu mayi, olgun süt karakterinde olmayıp kolostrum adını alır (Kolostrum, histolojik ve kimyasal bakımdan sütten ayrılır). Fakat kolostrum varlığı kesin gebelik bulgusu değildir.

Daha önce gebelik geçirmişse kolostrum sekresyonu senelerce devam edebilir. Nulliparlarda da kolostrum teşekkülü görülmüştür. Korpus luteum persistansinde, ovarium kistlerinde, myomlarda, tüberkülozda da kolostrum oluşabilir. Hatta bazı kadınlarda menstrüasyon sırasında, pubertede, klimakteriumda, ovariumda oluşan fonksiyonel değişikliklere uygun zamanlarda kolostrum salgısı görülebilir.

Tüm bu nedenlerle meme salgısı ancak şüpheli gebelik bulgusu kabul edilebilir. Ama ilk gebeliklerde diğer sebepler de elimine edilebiliyorsa gebelik yönünden değerli bir bulgu kabul edilebilir.

LİVİDİTE (VAJİNAL MUKOZA RENK DEĞİŞİMİ):
Damar genişlemesine bağlı gelişen kan göllenmesi nedeniyle vulva, vagina ve servikste mavimtırak bir renk belirginleşir.

ABDOMİNAL STRİALAR VE PİGMENTASYON (ARTMIŞ DERİ PİGMENTASYONU VE ABDOMİNAL STRİALARIN GÖRÜLMESİDİR):
Gebelerin yaklaşık %90'ında, stria gravidarum da denilen gerilme çizgileri ortaya çıkar. Derialtı ve deri ile ilgilidir. Deri dokusunun elastik lifleri birbirinden ayrılır, altında bulunan ve damardan zengin tabaka kolayca görülür. Gebelerin yalnızca %10'unda gözlenmez. Gebelikten sonra da beyaz inci sedef gibi izler bırakırlar. Striaların çokluğu kişinin dokusunun elastikiyeti, derialtı dokusunun yağlanması ve gerilmesi ile ilgilidir.

Gebelikte vücudun belli bölgelerinde ortaya çıkan renk artışı (pigmentasyon) en fazla göğüs uçları, yüz, karın ve dış genital organlarda görülür. Göbekle pubis arasında uzanan çizginin koyulaştığı görülür. Ayrıca vücuttaki diğer operasyon izlerinde de pigmentasyon artışı görülebilir.

Alın-yanak-ağız etrafında kirli kahverengi lekeler kadının yüzüne maskelenmiş bir görünüm kazandırır ve kloazma gravidarum denir (Gebelik maskesi).

AŞERME-SİNİRSEL-RUHİ DEĞİŞİKLİKLER:
Gebe kadında yemek yeme arzusuyla ilgili ve gebelikten önceki durumuna uymayan değişiklikler olur. Bazı yemeklere arzusu artar bazı yemeklere karşı isteksizlik olur. Ekşi, tatlı, tuzlu v.s. isteği artabilir. Gebenin iç-dış dünyasındaki olaylara reaksiyonu çocuğu arzu edip etmemesine göre değişir.

Fakat tüm bu anlattıklarımız subjektif belirti ve bulgulardır. Kişiden kişiye çok değişkenlik gösterir. Kesin gebelik tanısı, doktor muayenesindeki objektif bulgular ve laboratuar tetkikleri ile bu subjektif bulguların birlikte değerlendirilmesi sonucunda konulabilir.
Facebook'ta Paylaş

12 Kasım, 2008

TAKI ALERJİSİ


Özellikle de kadınların sıkça şikayet ettiği takı alerjisi aslında temas alerjisinin bir çeşidi. Her yaştan insanda sıkça rastlanıyor ancak, takı gibi metal ve kimyasal maddeleri daha fazla kullanmaları sebebiyle bayanlarda daha sık görülüyor. Kozmotoloji Derneği üyesi dermatolog Dr. Pınar Gülcan, her yaşta ortaya çıkan temas alerijisinin deriye temas eden yabancı bir maddeye derinin olan tepkisi olduğunu söyledi.

İMİTASYON KULLANILMAMALI
Temas alerjisine, takı alerjisi denmesinin nedeni içeriğinde bu alerjiye neden olan metallerin başında gelen nikel olması ve imitasyon takıların tamamına yakınında nikel kullanılmasıdır, "Bu takı kolye, yüzük, küpe, metal tokalı kemer de olabilir. Nikele karşı hassas olan bünyelerde alerjik reaksiyonlar ortaya çıkar. Temas dermatitinin en sık rastlanan türü de budur. Onun için halk arasında takı alerjisi denir. Biz bu tür hastalara daha çok altın ve gümüş takı öneriyoruz. Çünkü altın ve gümüşe alerji çok az görülür." Nikel alerjisinin yanısıra kadınların bir diğer derdinin de deterjana, çamaşır suyuna, sabuna, kozmetik ürünlere, ojeye, parfüme, gözlük çerçevesine karşı alerji olduğunu belirtti.

NEMLENDİRİCİ VE YEŞİLÇAY
Temas alerjisinin bebeklerde de bebek bezinden dolayı görülür. Temas alerjisinin özellikle kuru ve hassas cilte sahip kişilerde daha da sık görüldüğünü söyledi. Bu tür vakalarda öncelikle alerjiye neden olan maddeden uzak kalınması gerekir. " Ancak bu her zaman mümkün olmadığı için tedavi edici ilaçlar yanında koruyucu kozmetik ürünler kullanılmalı. Temas alerjisi olan hastalara önerilerde bulunan "Herzaman özellikle banyodan sonra nemlendirici kullanılmalıdır. Ayrıca sigara dumanı ve stresten uzak yaşamaya gayret edip yeşilçay, siyah üzüm çekirdeği gibi bol antioksidan içeren gıdaları tüketilmelidirler.

Facebook'ta Paylaş

11 Kasım, 2008

ÖLÇÜLER


SU BARDAĞI
Su: 250 gr.
Süt: 250 gr.
Tozşeker: 200 gr.
Pirinç: 250 gr.
Bulgur: 200 gr.
Fasulye: 200 gr.
Mercimek: 200 gr.
İrmik: 180 gr.
Pudra şekeri: 125 gr.
Un: 160 gr.
Peynir (rende): 100 gr.
Badem (çekilmiş): 100 gr.
Ceviz (çekilmiş): 100 gr.
Kakao: 100 gr.
Zeytinyağı: 220 gr.
Ayçiçekyağı: 220 gr.
Eritilmiş yağ: 220 gr.
Margarin: 180 gr.
Salça: 125 gr.


ÇAY BARDAĞI
Su:
100 gr.
Süt: 100 gr.
Tozşeker: 80 gr.
Pirinç: 100 gr.
Bulgur: 75 gr.
Fasulye: 75 gr.
Mercimek: 75 gr.
İrmik: 70 gr.
Un: 70 gr.
Peynir (rende): 40 gr.
Badem (çekilmiş): 40 gr.
Ceviz (çekilmiş): 40 gr.
Kakao: 40 gr.
Zeytinyağı: 90 gr.
Ayçiçekyağı: 90 gr.
Eritilmiş yağ: 90 gr.

ÇORBA KAŞIĞI
Su: 15 gr.
Süt: 15 gr.
Tozşeker: 20 gr.
Pirinç: 15 gr.
Bulgur: 20 gr.
Mercimek: 15 gr.
İrmik: 12 gr.
Pudra şekeri: 7.5 gr.
Un: 30 gr.
Peynir (rende): 4 gr.
Badem (çekilmiş): 6 gr.
Ceviz (çekilmiş): 4 gr.
Kakao: 5 gr.
Zeytinyağı: 15 gr.
Ayçiçekyağı: 15 gr.
Tuz: 20 gr.
Margarin: 15 gr.
Salça: 30 gr.

KAHVE FİNCANI
Su:
75 gr.
Süt: 75 gr.
Tozşeker: 70 gr.
Pirinç: 70 gr.
Bulgur: 60 gr.
Fasulye: 60 gr.
Mercimek: 60 gr.
İrmik: 55 gr.
Un: 50 gr
Peynir (rende): 25 gr.
Badem (çekilmiş): 25 gr.
Ceviz (çekilmiş): 25 gr.
Kakao: 25 gr.
Zeytinyağı: 65 gr.
Ayçiçekyağı: 65 gr.
Eritilmiş yağ: 65 gr.
Margarin: 50 gr.


Facebook'ta Paylaş

http://www.kodarsivim.tr.gg

En çok hangi bölümle ilgilisiniz?

Bitkilerin Şifa Dağıttığına İnanıyor Musunuz?