29 Mayıs, 2008

MARUL

30-100 cm boylarında, tüysüz, sarı renkli çiçekler açan, beyaz bir süt tasıyan iki yillik otsu bir bitki. Kültür formlari ve değisik varyeteleri, çok eskiden beri yetiştirilmektedir. Bostan marulu olarak da bilinir.Türkiye’de Anadolu’nun her yerinde yetiştirilmektedir. Anadolu’da 10 kadar marul (Lactuca) türü yayilmis bulunmaktadir. Çok fazla miktarda kalsiyum içerir. Diger bir marul da yabânî marul (Lactuca serriola)dir. Aci marul, esek marulu, yag marulu gibi isimlerle de bilinir. Anadolu’da yaygindir. Bitkinin çiçekli dallari idrar arttirici, antispazmodik ve yatistirici etkilere sahiptir.

AKLINIZDA BULUNSUN: Marulları satın almadan önce yapraklarının diplerine bakarak alın böcekli olmamasına dikkat edin ayrıca marulları yıkama sırasında beklettiğiniz suya birkaç damla elma sirkesi eklerseniz mikropların yok olmasında daha faydalı olacaktır ve yeşilliklerin vitaminin gitmesi için elimizle parçalamak daha yararlıdır.

Marul tüketiminin faydaları;

  • Sinirleri yatıştırır,

  • Osteoporozu (kemik erimesi) önler,

  • Uykusuzluğu giderir,

  • Sinirsel kalp çarpıntılarını keser,

  • Kabızlığı önler,

  • Hazmı kolaylaştırır,

  • Basur memelerinde faydalıdır,

  • Kandaki şeker miktarını düşürür, kanı temizler,

  • Nekahat (hastalıktan kalkma) devresinin kolay atlatılmasında yardımcı olur,

  • Bol idrar söktürür, müshil olarak da hafif yararlıdır,

  • Romatizma tedavisinde faydalıdır,

  • Karaciğer ve dalaktaki şişkinlikleri indirir,

  • Göğsü yumuşatır,

  • Böbrek iltihaplarında iyidir,

  • Marul suyu, ergenlik sivilcelerini giderir, yüze tazelik ve güzellik verir,-

  • Lapası, kan çıbanı, apse ve yanıklarda kullanılır,

  • Asabi öksürükleri keser,

  • Anne sütünü artırır,

  • Baş ağrısına karşı etkilidir,

  • Kurutulmuş sütü uyuşturucu ve uyutucu etkilere sâhiptir,

  • Marul tohumu da yatiştirici, hafif müshil etkiye sâhiptir.

    Yan etkileri;
    Erkeklerde aşırı cinsel istekliliği azaltır.

    TON BALIKLI SALATA
    Malzemeler:
    1 kutu ton balığı,
    6 yaprak marul,
    1 adet domates,
    1 adet sivribiber,
    1 adet salatalık,
    Tere otu,
    2 yemek kaşığı mısır konservesi,
    1 yemek kaşığı nar ekşisi,
    1 adet limon,
    Nane (taze ya da kuru),
    kırmızı pul biber,
    çörek otu

    Hazırlanışı:
    Yıkanmış ve temizlenmiş marulları, tere otlarını, elimizle parçalayalım. Yıkamış olan domatesleri kabukları ile (arzu ederseniz kabukları soyulmuş da olabilir fakat vitamin açısından kabuklu yemenizi tavsiye ederim) küp küp doğrayalım. Sivribiberi yuvarlak kesip, salatalıklarımızı da ortan ikiye bölüp dilimleyelim. Tüm malzemeyi karıştıralım. En üste yağını süzmeden tonbalıklarımızı ilave edelim. Suyunu sıktığımız limonun içine nar ekşisini, naneyi (şayet nane taze ise diğer malzemeler gibi elimizle parçalayarak salatamıza katalım), pul biberi katıp, karıştırıp salatamızın üzerine dökelim. Süslemek için mısırlarımızı ve çörek otumuzu da ilave edelim.

    DİPNOT: Ben resimde de görüldüğü üzere çörek otunu koymayı unutmuşum aklıma geldiğinde çoktan mideme inmişti ama salatanızın tadını değiştirmek ve güzel bir görünüm vermek için işe yarayan ve çok faydalı bir besindir.

28 Mayıs, 2008

SARIMSAK – SARMISAK (Allium sativum L.)

Vatanının orta Asya stepleri olduğu sanılmaktadır. 25-30 cm yükseklikte, yeşilimsi beyaz veya pembe çiçekli, otsu bir kültür bitkisidir. Yapraklarınin dipleri boru şeklinde olup gövdeye sarılıdır. Sayıları 4 - 5 i geçmez. Gövdenin üst kısmı yapraksızdır. Nadir olarak tohum oluşturur. Bu nedenle soğancıkları (diş) ile üretilir. Bir veya iki yıllık yetiştirilir. 1 yıllık sarımsak dişleri ekilerek, 2 yıllıklarda ise yenin içindeki soğancıklardan faydalanılır. Baş dediğimiz yumru kısmı toprak altındadır Ülkemizde “Beyaz sarımsak” ve “Siyah sarımsak” olmak üzere 2 çeşit yetiştirilmektedir. Beyaz veya pembemsi renkli, az adette soğancıkdan (diş) meydana gelir. Dişlerin hepsi bir arada bir kabuk tarafından sarılmışlardır. Çok kuvvetli ve keskin bir kokusu ve yakıcı bir lezzeti vardır. Sakkaroz, glikoz gibi karbonhidratlar, A, B, C ve E gibi vitaminler içerir. Çinko madeni çoktur.
Kendine has keskin, isleyici, kötü denebilecek bir kokuya sahiptir. Kesilmedikçe veya yenmedikce pek kokmaz. Koku vücuttan kükürtlü bilesikler olarak solunum, ter, idrar ve diski ile atilir. Kötü kokuyu azaltmak için maydanoz çignenmesi en taninmis yöntemdir.Tarihçi Herodot’a göre eski Mısırlılar tarafından da bilinmekteydi. Çünkü Mısırlılar piramitlerin yapımında çalıştırdıkları işçilere her öğün sarımsak, soğan ve turp yediriyorlardı. II. Dünya savaşı sırasında, yaralandıkları zaman yaralarının mikrop kapmasını önlemek için, ezerek yaranın üzerine konmak üzere Rus askerlerine sarımsak verilmiştir.Bir çalismada kolestrolleri 200 ün üstündeki deneklerde günde 3 kere 300 mg toz sarimsak tableti alindiginda 12 hafta sonunda toplam kolestrolde % 6, kötü kolestrol denen LDL de yemeyenlere oranla % 3 düsüs tesbit edilmistir.

Sarımsak yemenin faydaları;

  • Solucan düşürücü özelliğe sahiptir,(özellikle askarit ve oksiyürlere karşı),

  • İdrar artırıcı, safra salgılarını artırıcı özelliği vardır,

  • Salgın hastalıklar (kolera, veba gibi) ile mücadelede kullanılmıştır,

  • İştah açıcıdır,

  • Tansiyon (kan basıncı) ve kolesterol düşürücüdür,

  • Kanı sulandırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkilere sahiptir,

  • İçerdiği uçucu yağ nedeniyle akciğer rahatsızlıkları, kronik bronşit, ve astımı önleyici etkisi vardır,

  • Öksürük, nezle, soğuk algınlığı ve gribe karşı etkilidir,

  • Sindirim problemlerini hafifletir,

  • Romatizma, kas ve organ ağrılarını giderir,

  • Mide ve bağırsakları güçlendirici,

  • Mikropları ve virüsleri yok edici etkisi oldukça önemlidir,

  • Bacak, göz arkası ve beyin damarları olmak üzere, tüm damarları genişleterek, daha iyi beslenmelerini sağlar,

  • Hızlı yaşlanmayı önler,

  • Alzheimer tipi hastaliga iyi geldigi bulunmuştur,

  • Beynin bozulmasını yavaşlattığı tesbit edilmiştir,

  • Mide kanseri riskini önlemeye yardımcı olmaktadır,

  • Ajoene içerigi nedeniyle kan pihtilaşmasini önlemeye yardim eder.

  • Kalp krizi ve felce karsi korur,

  • Kanserli tümörlerin büyümesini bastirabilir.

  • Özellikle yeni oluşmuş damar tıkanıklıklarını tedavi eder,

  • Kan şekerini düşürür,

  • Haricen lapa halinde, yaraları iyileştirmekte kullanılır,

  • Ağrılara iyi gelir,

  • Diş ağrılarını geçirir,

  • Sıtma için kullanılır.

  • Ağızdaki sorunları giderir.

  • Böcek ve arı sokmalarında iyileştirici olur. (Ancak, önce arının iğnesi soktuğu yerden çıkarılmalıdır.),

  • Prostat büyümesini engeller,

  • Anti – aging (hücre fonksiyonlarına zarar veren etkenlere karşı alınan önlem) etkileri vardır,

  • Gama - ışınlarından korur,

  • Meme, barsak, yemek borusu, akciğer, karaciğer, lenf, kan kanserlerini önler,

  • Mantar tedavisinde etkili olur,

  • Gözde çıkan arpacığı iyileştirir,

  • Vücutta toplanmış kadmiyumun, kurşunun, civanın temizlenmesini kolaylaştırır.

    Yan Etkileri :

    Sindirim sisteminde yüksek dozda ham sarımsak kullanımı:

  • Sindirim kanalındaki faydalı bakterileri yok eder,

  • Aşırı geğirmelere sebep olabilir,

  • İshale sebep olabilir,

  • Mide gazlarına sebep olabilir,

  • İnce barsak ve mide bozukluklarına sebep olabilir,

    Ham sarımsak:

  • ince barsak ve midede yanma ve iltihaplanmalara sebep olabilir,

  • Gastrik ülserlere sebep olabilir,

  • aşırı kullanımı ölüme sebep olabilecek kadar kanamaya sebep olabilir,

    Büyük miktarlarda ham sarımsak kullanımi:

  • Karaciğer zehirlenmesine ve şişmesine sebep olabilir,

  • Mide bulantısına sebep olabilir.

    Mineraller :

  • Büyük miktarlarda ham sarımsak kullanımı vücudun kalsiyumunu tüketir

    Solunum sistemi yüksek dozda ham sarımsak :

  • Gırtlak mukoz membranında yanma ve iltihaplanmalara sebep olabilir.

  • Astıma sebep olabilir.

    Seksüel sistem :

  • Yüksek dozda ham sarımsak tüketımi erkekte sperm üretimini geçici olarak engelleyebilir ve yine geçici olarak kısırlığa sebep olabilir.

    Deri :

  • Topik kullanımlar dermatitlere ve deride tahrişlere sebep olabilir.

    Kalp - damar sistemi :

  • Kan inceltici oldugundan dolayı coumadin gibi kan pıhtılasmasını önleyen, kanı incelten ilaçlarla birlikte alınmamalı, böyle durumlarda doktora danışmadan kullanılmamalıdır.

    Emziren anneler:

  • Süt yolu ile bebeğe geçtiğinden kolige sebep olabilir. Bu yüzden emzirme döneminde alınmamalıdır.

    Sarımsak şurubu:100 gr parçalanmış sarımsak, 200 gr su ve 200 gr şeker ile 1 gün bekletildikten sonra iyice karıştırılıp süzülür. Elde edilen şuruptan günde 2-3 yemek kaşığı içilir. Haricen yara iyi edici olarak, taze sarımsak lapa halinde yara üzerine konur. Aynı amaç için sarımsak usaresi de kullanılabilir.

    Usare: Bir miktar sarımsak havanda ezilir, sıkılarak alınan usarenin 1 gr miktarı 10 gr su ile sulandırılır ve bu karışımın içine, usarenin bozulmasını önlemek için, 10 damla kadar etil alkol konur. Bu usare haricen bilhassa saç hastalıklarının (saçkıran vs.) tedavisinde saçlı deri kısmına sürülür.

    Sarımsak Sütü:
    2-3 diş sarımsak ezilir veya ince kıyılır, 1 su bardağı soğuk süte eklenir ve hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. İhtiyaç duyulduğunda 1 bardak taze demlenmiş sarımsak sütü soğutulmadan içilir.

    Sarımsak Tentürü : Yeni sökülmüş sarımsak soğanının (diş) ayıklanarak ince kıyılan dişlerin etil alkole veya elma sirkesine yatırılmasıyla elde edilir.

    BİRKAÇ ÖNERİ:
    Tansiyon düşürücü olarak:
    10 gr sarımsak başı ezilir, üzerine 10 gr etil alkol konur, karışım 1 gün bekletildikten sonra ince bir bez veya süzgeçle süzülür. Elde edilen özsudan günde 3 defa 15-30 damla alınır.

    Kurt veya solucan düşürme yöntemleri: Kabuğu soyulmuş olan bir sarımsak dişi, bir ekmek kabuğu parçasına kuvvetle sürülür ve çıkan esansı emmiş olan ekmek parçası yenilir.

    SARIMSAK KEBABI

  • Malzemeler;
    500 gr. taze baş sarımsak
    500 gr. az yağlı kıyma
    Bir kavhe fincanı Nar Pekmezi
    Tuz,
    Karabiber,

    Hazırlanışı;
    Kıymaya biraz tuz ve konarak az suyla yoğurulup ceviz büyüklüğünde köfteler yapılırSarımsakların başları ayrılmadan ortadan ikiye bölünür. Şişe bir sarımsak bir köfte saplanarak mangalda pişirilir.Pişirilen kebaplar tepsiye dizilir. üzerine sulandırılmış nar pekmezi veya su gezdirilir.Ateşte 10 dakika kadar ağzı kapalı bir kapta bekletilir ve servis yapılır.
    Afiyet olsun...

ADAÇAYI


Ana vatanı Anadolu ve Doğu Akdeniz kıyıları olduğu söylenirse de bu pek kesin değildir. Yetiştiği bölgeler Batı ve Güney akdeniz kıyıları, Güney, Orta ve Batı Anadolu bölgeleridir.İçerisinde A, B ve C vitaminlerinin yanı sıra, tanen, asid saponin, glikozidler, acı madde ve uçucu yağ taşımaktadır. Uçucu yağda tuyon, sineol, borneol, pinen maddeleri mevcuttur. Potasyum mineralini içerisinde barındırır.30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtrak, ıtırlı bir koku yayarlar . Ülkemizde İzmir çevresinde bir miktar tarımı yapılır.Türkiye'de 90 civarında çeşidi vardır. En çok kullanılan türleri tıbbi (bahçe) adaçayı, Anadolu adaçayı ve ayı kulağıdır. Akdeniz, Ege ve Anadolunun birçok yerinde yetişir.Bahçe adaçayının boyu 20 - 70 cm. olup çok yıllık çalımsı bir bitkidir. Dallanmış yan kökleri olan kahverengimsi bir kökü vardır. Gövde çok dallı, dallar dört köşedir. Üstleri keçemsi beyaz tüylüdür. Yapraklar uzun yumurta biçimli, yeşilimsi gri, kenarları ince dişli, uzun saplı ve karşılıklıdır. Yapraklarının üzeri açık gümüşi renkli tüylüdür. Çiçekleri mavimsi açık menekşe renklidir. Nisan - Temmuz arası çiçek açar. Ender olarak beyaz çiçeklilerine de rastlanır. Anadolu adaçayı en çok kullanılan türüdür. Çayır adaçayı da denir. 100 cm. civarında boylu, çalımsı çok yıllık bir bitkidir. Yaprakları saplı, grimsi beyaz renklidir. Çayır Adaçayı (Anadolu adaçayı) Batı ve Güney-Batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu adaçayından "elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir. Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından bahçe adaçayına benzemektedir. Kuruduktan sonra ağzı keten bir bezle kaplı ışık geçirmez kaplarda saklanır. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye".

Adaçayını kullanmanın faydaları;

  • Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir,

  • Kalp krizi tehlikesini azaltır,

  • Kötürümlüklerde çok yaralıdır,

  • Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir,

  • Tanen maddesinden dolayı aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir, bedeni güçlendirir,

  • Kanı temizler,

  • Karaciğere ile ilgili tüm rahatsızlıkları giderir,

  • Günde 2 bardak çayı sayesinde, kramplar, omurilik rahatsızlıkları, beze hastalıkları ve organ titreklikleri gibi rahatsızlıklar giderilir,

  • Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler,

  • İştah açıcıdır,

  • Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar,

  • Böbrek ve mesane taşlarını dökmede yardımcıdır,

  • Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır,

  • Bademcik iltihaplarında, boğaz hastalıklarında, diş iltihaplanmalarında, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında,

  • Sallanan dişlerde, dişeti çekilmesinde ve kanamasında gargara yada çalkalama yapılması faydalı olur,

  • Ülsere iyi gelir,

  • Siniri ve yorgunluğu olumlu etkiler,

  • Rahim hastalığı çeken kadınlar adaçayı oturma banyoları almalıdırlar,

  • Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilirse faydalı olur,

  • Hazmı kolaylaştırır,

  • Ağız kokularını giderir,

  • İshali durdurur,

  • Göğsü yumuşatır, astım hastaları için yararlıdır,

  • Depresyon, bas dönmesi için de kullanılır,

  • Anormal kan pıhtılaşmalarını önlemeye yardımcı olur,

  • Çayı saçlara sürüldügünde saça nüfuz ederek ağarmış saçların görünümünü değiştirir ve kafa derisine masaj yapıldığında da bazen saç büyümesini uyarabilir,

  • Ateşi düşürür,

  • Dikkatini toplama, uyanıklılık, hafızayı geliştirme gibi duyguları kuvvetlendirir,

  • Alzheimer hastalığının ilerlemesini engeller (yağının buharları solunduğu zaman),

  • Çayı deriye sürüldüğünde oluşmuş geçici kaşıntıları, bel çevresinde zona ile ilgili kabarcıklardan oluşan kaşıntıları giderir,

  • Adet düzensizliklerini ve sancılarını iyileştirir,

  • Anne karnında hayatını kaybetmiş ceninlerin düşmesini kolaylaştırır.

    Yan etkileri;

  • Bitkiden çıkarılan yağı (yeşilimsi sarı reklidir) yüksek oranlarda kullanılırsa epilepsi kramplarına sebep olabilir,

  • Aşırı kullanımı tansiyonu yükseltebilir,

  • Günde 3 kahve fincanından fazla kullanılırsa vücuda zarar verir, zehirlenmelere sebep olur,

  • Damakta şişmeler meydana gelir,

  • Doktora başvurulmalıdır,

  • Çocuklara az miktarda verilebilir,

  • Adaçayının aşırı kullanımında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir,

  • Dölyatağı (Rahim) kaslarını uyardığı için, gebelik sürecinde kullanılmaz, süt üretimini durdurur,

  • Önerilen dozajlara uyulduğunda, bilinen başka bir yan etkisi yoktur.

Çay:
Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.

Çalkalama/Gargara:
2-3 tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. Kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.

Tentür:
Günde 3 kere, 15-20 damla kadar D2 inceltisindeki tentür, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanılabildiği her yerde tentür de kullanılabilir. Karışımlar:Gargaralarda ve çalkalamalarda kekikle, sindirim sorunlarında ise Mayıs papatyası ile eşit oranda karıştırılır.

Adaçayı Sirkesi:
Geniş ağızlı bir şişe, çayır adaçayı çiçeği ile doldurulur, çiçeklerin üstüne çıkacak kadar doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir ve süzülür.

Oturma banyosu:
İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.

Sarap:
100 gr. kuru yaprak 1 litre şarap içinde 10 gün bekletilir, süzülür, ağzı sıkıca kapalı şişelerde serin yerlerde saklanır.

BİRKAÇ ÖNERİ;
BÖBREK VE MESANE TAŞLARINI DÜŞÜRMEK İÇİN;
80 gr olan yarım avuç Adaçayı 1litre suda haşlanır. Şeker ve küçük bir parça limonla çay gibi içilir.GRİP VE

SOĞUK ALGINLIĞI:Bir bardak sütün içine bir tatlı kaşığı adaçayı ufalanıp ilave edilir , beş dakika kaynatılıp demlenir.Bir tatlı kaşığı bal ilavesi ile sıcak içilir, gece içilirse rahat uyumayı sağlar,Terletir, ateşi düşürür, boğmacada en iyi formüldür.


Facebook'ta Paylaş

27 Mayıs, 2008

TERE OTU – DERE OTU (Lepedium Sativum)

Ana Vatanı Türkiye'nin akdeniz kıyıları olan tere otu Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetiştirilir. Ayrıca Avrupa, Asya ve Afrika’da tarımı yaygın olarak yapılmaktadır. Ilıman iklimlerin bitkisi olan tere, yarıgölge ve gölge yerleri sever. Tere, yaz mevsiminde yakıcı güneşten korunmalıdır. Kökü iğ gibi, dikine ince bir boru şeklinde, gövde silindirik ve koyu mavi - yeşildir. Çiçek saplarının ucuna kadar, boylamasına beyaz ve koyu yeşil ince çizgilerle kaplıdır. Yapraklar iplik görünümlü, çok parçalı ve çok incedir. Alttaki yaprakları saplıdır. Tohumlar elips biçimli ve kanatlıdır, renkleri sarımsı kahveyle kızıl kahve arasında değisir. 2,5 - 4 mm arasındadırlar. Kuruyunca boylamasına ikiye ayrılırlar. Olgunlaştıklarında kendiliğinden dökülmeye başlarlar. Devamlı nemli olan topraklar haricinde her türlü toprakta yetişir. Bir yıllık bir bitkidir. 60 cm ye kadar yükselebilir. Haziran ve temmuz aylarında küçük, toplu sarı çiçekler açar. Sonbahar aylarında toplanır. Çok sıkı olmayan demetler halinde bağlanıp yüksek bir yere baş aşağı asılıp kurutulur.Sonra demetler hafif vurularak tohumlarından ayrılır.

Yararlı kısımları; tohumları, tohumularının yağı, nadiren yeşil bitkidir. Çay, yağ ve tentür olarak kullanılır. Bahçeteresi, çayırteresi, kışteresi, suteresi, yabanteresi, yerteresi gibi çeşitleri vardır. İçeriğinde; protein, fosfor, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum minerallerini, A, B1, B2, B3, B6, C ve E vitaminlerini barındırır. Yaprakları yemek ve salatalara katılarak yenir. Ayrıca 100 gr taze tere otunda 32 kalori, 5,5 g karbonhidrat, 0 kolestrol, 0,7 g yağ, 1,1 g lif mevcuttur.

Tere otunun tüketilmesindeki faydalar;

  • Hazmı kolaylaştırır,
  • İştah açar,
  • Bronşları temizler, öksürük ve balgam söktürür,
  • Mide ve bağırsak gazlarını giderir,
  • Mide ekşimelerine iyi gelir,
  • Böbrekleri ve idrar yollarını temizleyerek bol miktarda idrar söktürür,
  • Karaciğer ve akciğer hastalıklarında faydalıdır,
  • Safra ifrazatını arttırır,
  • Grip ve soğuk algınlığının çabuk geçmesini sağlar
  • Afrodizyak özelliği vardır (Cinsel istekleri arttırır),
  • Vücudun hastalıklara karşı direncini arttırır,
  • Kansızlığı giderir,
  • Kanı temizler,
  • Kandaki şeker miktarını düşürür,
  • Sinirleri yatıştırır, bedeni rahatlatir, uyku verir,
  • Sigaranın zararlarını azaltır,
  • Suyu, saç dökülmesini ve kepeklenmeyi önler,
  • Uykusuzluğu azaltir,
  • Hıçkırık ve hava yutmayı önler,
  • Regli döneminin kolay olmasını sağlar,
  • Anne sütünü artırır,
  • Ağız kokusunu giderir,
  • Karın ağrilarina iyi gelir,
  • Kusma refleksimizi bastirir,
  • Yüksek tansiyon hastalarinda kan basıncını düşürür. (Kırılmış 2 çay kasığı tereotu tohumu sıcak olarak demlendiğinde)
  • Burun kanamalarına, iyi gelir,(rezene ile karıştırılarak nezleye karşı kullanmıştır.),
  • Kuvvet vericidir,
  • Vitamin noksanlıklarına karşı etkilidir,

Yan etkileri;

Hamileler kullanmamalıdır.
Uzun süre kullanıldığında görme gücüne zarar verdigi de bilinmektedir.

Çay: 1 çay kasigi tohum 250 ml kaynar suda haslanir, 20 dak. Beklenir, süzülür.
Yağ: tohumlar preslenerek elde edilir.
Toz: tohumlar ögütülerek elde edilir.

Inançtaki Yeri :Avrupada çıplak deriye değerek taşındığında büyüden koruyacağına, gelinin evlenme sırasında ayakkabısı içine koyarsa kocasına istediklerini yaptıracagına ınanılırdı. :) “benden söylemesi...”

BİRKAÇ ÖNERİ:
Bir çay kaşığı tere otunu, bir bardak soğuk suyla tüketirseniz, vitiligo'ya (normal deri görünümünde, pigment kaybı nedeniyle düzensiz beyaz alanların bulunduğu bir deri durumudur) iyi gelir.Sabahları aç karnına bir çay kaşığı tere tohumu ve bir tatlı kaşığı bal karışımını yer ve üzerine bir bardak sıcak su içerseniz hızla kilo verdiğinizi görürsünüz.

ALBÜMİNÜRİ
(idrarda albümin bulunması)

Halk arasında ak tutma denir. Bu hastalar süt içmeli, muhallebi ve patates haşlaması yemelidirler. Baharatlı yiyecekler, biber, turşu yenmemeli, kahve ve fazla miktarda su içilmemelidir.MalzemeTere otu, suHazırlanışı4 bardak suya bir avuç tere otu konup 15 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür ve her gün bir bardak içilir.

BALGAM
Sümüksü, cerahatli veya kanlı görünüşte bir maddedir. Bronşitin işareti olabilirMalzemeTere tohumuHazırlanışı1 tatlı kaşığı tere tohumu, havanda dövülür, az su ile içilir.

BURUN AHTAPOTU
Burunda et büyümesinden kaynaklanarak burundan soluk alınmasını zorlaştıran bir hasatlıktır.MalzemePamuk ve tere otuHazırlanışıBir avuç tere otu ezilerek pamukla beraber burun içindeki ete günde üç kere sürülür.

TERE OTLU EKMEK
Malzemeler :

1,5 su bardağı ılık süt,
1,5 çorba kaşığı toz şeker,
Kibrit Kutusu Büyüklüğünde Yaş Maya
1 Adet Yumurta
1 Su Bardağı Sıvı Yağ
Yarım Demet Dereotu
Alabildiğince Un

Üzerine: 1 Adet Yumurtanın Sarısı

Hazırlanışı :
Ilık süt ve şekeri bir kapta karıştırın. Mayayı ilave edin. Yaklaşık 10 dakika bekletin. Üzerine 1 adet yumurtayı ilave edin ve karıştırın. Sonra 1 su bardağı sıvı yağı, ince kıyılmış yarım demet dereotunu, alabildiği kadar un ve tuzu ekleyerek, kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edene dek yoğurun. Üzerine nemli bir bez örterek, yaklaşık bir saat mayalanmasını bekleyin. Hamurdan ceviz iriliğinde parçalar koparın. Elinizde yuvarlayıp, açın. Ağzını büzerek, kapatın. Ters çevirin ve yağlanmış tepsiye dizin. Üzerine bir fırça yardımıyla yumurtanın sarısını sürün. Önceden ısıtılrnış 180 dereceli fırında pişirin.
Afiyet olsun...

26 Mayıs, 2008


BROKOLİ

Brokoli, karnıbaharı andıran yapısıyla sofralarımızın en değerli besin kaynaklarından biridir. İçerisinde, A, C, E, B1 ve beta karoten (provitamin A) gibi bir çok vitaminleri içeren bir bitkidir. Ayrıca yapısında yüksek miktarda kalsiyum, kükürt, potasyum ve selenyum maddelerini, vücutta, alyuvarların ve K vitamininin oluşumunda çok önemli bir yere sahip olan folat'ı bol miktarda içerdiği bilinir.
Yurdumuza son dönemlerde giren bu sebzenin kökeni Roma İmparatorluğunun Akdeniz sahilerine kadar uzanır. Amerika ve Avrupa’da bol miktarda tüketilen bu bitkinin bir çok hastalıkta da şifa kaynağı olduğu bilinir.

Brokoli tüketiminin yararları;


  • İçerisinde bulunan folat kanın pıhtılaşmasını sağlıyor ve kemik hastalıklarında etkili oluyor,
  • Kanser savaşçısı olan beta karoten prostat, akciğer, yemek borusu, meme, rahim, mide, bağırsak, gırtlak kanserleri tehlikesini azaltıyor (Meme kanserinde hormonal dengesizliğin etkisinin önemi, klinik deneylerle kanıtlanmıştır.) ,
  • Lifli yapısıyla sindirimi kolaylaştırıyor, bağırsaklarda oluşan ağır metal ve safra asidi fazlasını absorbe ederek dışarı atılımını sağlıyor, kabızlığı ve idrar yolları enfeksiyonunu engelliyor,
  • Çimlenmiş tohumlarının içerdiği enzimler; iyi huylu prostat büyümesi, prostat ve idrar enfeksiyonlarına karşı bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini sağlayarak, hastalık etkeni mikropların temizlenmesinde faydalı oluyor,
  • Mor rengi veren pigmentlerin antioksidan özelliği ile kalp damar hastalıklarını azaltmaya yardımcı oluyor,
  • Alzheimer hastalıklarında etkili oluyor,
  • Katarakt oluşumunu engelleyen kimyasal madde içeriyor,
  • Hormonları dengeliyor,
  • Mide ülserini engelliyor,
  • Menopoz dönemini olumlu yönde etkiliyor,
  • Kolestrolü dengede tutmaya ve diyabete yardımcı oluyor,
  • Kan basıncının ayarlanmasında yardımcı oluyor,
  • Bağışıklık sistemini güçlendiriyor,
  • Ülser hastalığına neden olan helikobakter pilori bakterisine karşı savunma sağlıyor,
  • Kemik erimesine faydalı oluyor,
  • Zararlı maddelerin hücre zarlarındaki tahribatlarını etkisiz duruma getiriyor.

Brokoli Tedavisi Esnasında ve Sonrasında Beklenen Sonuçlar:

  • Yaşam kalitesinin normallestirilmesi,
  • Kısırlığın giderilmesi,
  • Urogenital sistemden (Böbrek, prostat, mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi,
  • PSA 'nın düşürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen) Genito-Urinary sistemdeki spazm ve kramplar için fayda,
  • Sertleşme problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions),
  • İdrar yapma zorluklarında düzelme,
  • Meni miktarının artması.


Toplanması ve temizlenmesi zahmetli olan ve tadını beğenmeyenler ısırgan otu yerine brokoli tüketilebilir. Ayrıca suyu çıkarılarak havuç ve elma suyu ile karışımı da içilebilir.



BROKOLİ ÇORBASI
Malzemeler: 4 kişilik

1 yemek kaşığı zeytinyağı,
1 adetorta boy kurusoğan,
1 adet orta boy patates,
1 adet havuç,
1 adet sivribiber,
1 su bardağı tavuk suyu,
1 avuç dereotu,
1 tatlı kaşığı rendelenmiş kaşar,
1 adet kızarmış ekmek,
4 su bardağı kaynar su,
500 gr. Brokoli,
mısır konservesi,
Tuz, karabiber, (arzu edilirse) kırmızı biber


Hazırlanışı:

Yağı bir tencerede kızdırın. Yemeklik doğradığınız soğanı ekleyip kavurun. Patetesin ve havucun kabuklarını soyup yıkayın ve küp küp doğrayın. Orta ateşte, soğanlarla birlikte kavurun. Temizlenmiş ve küçük parçalara ayırılmış brokolileri, tavuk suyunu ve kaynar suyu ekleyin. Bütün malzemeyi sebzeler iyice yumuşayana kadar pişirin. Hazır olunca dereotunu ekleyin. El blenderiyle sebzeleri püre haline getirin. Tuzunu, karabiberini, kırmızı biberini koyun. Mısırları ekleyerek, üzerine kaşarı rendeleyerek ve kızarmış ekmekleri küp küp doğrayıp içine katarak servis yapın.
Afiyet olsun...

25 Mayıs, 2008

ISIRGANOTU


Sahip olduğumuz şifalı bitkilerin en etkililerinden biri Isırgan otudur. Büyük ısırgan otu (Urtica diocia L.), çok yıllık ve otsu bir bitkidir, boyu bazen 1 m'yi geçer, yapraklar koyu yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür.
Küçük ısırgan otu (Urtica Urens L.), bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Boyu 60 cm kadar olabilir. Yapraklar açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Duvar kenarları ve harabeliklerde bol olarak görünür.
Her iki türün de yaprakları 2-4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçimindedir.Taze iken deri ile temas edince deride kızartı ve yanma yapar. Dızlağan ve dikenli ısırgan isimleriyle de bilinir. Ülkemizde her iki tür de yetişir.
Isırgan otu tüketmenin faydaları;
  • Taze ısırgan otu, yaprak ve kökünün kaynama suyuyla başın yıkaması saç dökülmelerini, kepeği önler ve saça parlaklık, yumuşaklık verir,
  • Isırgan otu kan yaptırıcı ve kan temizleyici özelliğe sahiptir,
  • Isırgan otunun yemeği annelerde süt verimini arttırmada faydalıdır,
  • Isırgan otu kökü ayak banyoları ile baldırlardaki ampütasyonlar (bacak kesilmeleri) giderilebilir, krampların geçmesinde de bu banya yardımcı olabilir,
  • Isırgan otu bedendeki fazla sıvıyı emerek büyük yararlar sağlar.
Değerli etken maddeleri (Potasyum tuzları, organik asitler-formik asit, histamin, asetilkolin ve Vitamin C) alabilmek için, çay hazırlanırken, yapraklar kaynatılmaz, yalnızca haşlanır.

Isırgan otu çayı içilmesi ;
  • egzemada,
  • baş ağrılarında,
  • böbrek ve mesane taşı oluşumunda,
  • kandaki şeker düzenlenmesinde,
  • idrar yolu tedavilerinde,
  • iltihaplanmalarda,
  • karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında,
  • dalak hastalıklarında,
  • solunum sistemi balgamlanmasında,
  • mide kramplarında ve ülserlerinde,
  • bağırsak ülserlerinde ve akciğer hastalıklarında,
  • mikroplu hastalıklarda ve mikrop salgılanan hallerde,
  • soğuk algınlığında,
  • romatizma ve gut hastalıklarında,
  • herhangi bir alerji rahatsızlığı çekenlerde önerilir.

    Sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım saat önce ve gün boyunca 1-2 bardak içilmesi uygundur. Arzu edilirse çayının içine papatya, nane, kekik ekleyerek kokusunu ve tadını değiştirebilirsiniz.
    Isırganotunun verdiği kaşıntıyı vücudunuzda değen yerinize pudra sürerek geçirebilirsiniz.

    Yaprak Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ısırgan otu, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlayarak 5-10 dakika demlemeye bırakılır. Günde 2-4 bardak yeni demlenmiş çay aç karnına veya öğün aralarında tatlandırılmadan içilir.

    Kök Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine getirilir, 4-5 dakika kaynadıktan sonra, ateşten indirilip 5-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.

    Tohum Çayı: Havanda hafifçe ezilmiş bir tatlı kaşığı tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su ile haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, yemeklerden yarım saat önce soğutulmadan içilir.

    Isırgan otu Tentürü : İlkbaharda ve ya sonbaharda sökülen kökler bol suda iyice yıkanır, ince ince kıyılır ve bir şişenin tamamına doldurulur. Köklerin üstüne çıkacak kadar 35-40 derece etil alkol eklenir, hergün çalkalanarak güneste 14 gün boyunca bekletilir, tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli şişelerde, serin bir yerde yıllarca saklanabilir.

    Referanslar:
    1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık", Maria Treben ,
    2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.
    3-"Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk, Anahtar yayınları, İstanbul,2000
    4-"Maria Treben's Heilerfolge","Maria Terben'in Tedavi Başarıları", M.Treben,Çev.:N.Eröztürk

    ISIRGAN BORANİ
    Malzemeler: 5 kişilik
    1 kg ısırgan
    4 su bardağı sıcak su
    1 adet büyük boy soğan
    yarım çay bardağı zeytinyağı
    1 baş sarımsak
    2 su bardağı yoğurt
    tuz, karabiber

    Üzerine: 1 tatlı kaşığı tereyağı pulbiber
    Hazırlanışı: Isırganın saplarını ve yapraklarını ayıklayın. Yaprak ve tomurcukları bir tencereye alın. Üzerine sıcak suyu dökün ve yeşil suyu çıkana kadar bekletin. Daha sonra suyunu süzün ve kendi suyuyla kısık ateşte pişmeye bırakın. Isırgan suyunu çekip, pişince ocaktan alın. İri küp şeklinde doğranmış soğanı zeytinyağında kavurun. Üzerine ısırganı ilave edin ve 1-2 dakika daha kavurup, ocaktan alın. Tuz ve karabiber ekleyip, karıştırın. Dövülmüş sarımsağı yoğurtla çırpın. Isırganın üzerine dökün ve karıştırın. Servis tabağına aldığınız yemeğin üzerine tereyağında yaktığınız pulbiberi gezdirin. Sıcak olarak servis yapın.

    Kaynak: Sofra Dergisi - Kurtuluş Çehreli'nin tarifi










Facebook'ta Paylaş

http://www.kodarsivim.tr.gg

En çok hangi bölümle ilgilisiniz?

Bitkilerin Şifa Dağıttığına İnanıyor Musunuz?