24 Ekim, 2008

HİPNOTERAPİ


Bilincin dingin ve açık olduğu ancak bedenin ve zihnin rahatladığı bir ortam yaratılarak sözlü telkinlerle sağlığın olumlu yöne yönlendirilmesidir.

Bu yöntemde hastanın isteği dışında ve kabullenebileceği sosyal ve ahlak kuralları dışında telkin verilmesi mümkün değildir.

Bilinçli hipnoz; ana hatlarıyla, kişinin bilinç düzeyinde yer alan engelleyici mekanizmalar atlanarak mantık kalıpları dahilinde telkin yoluyla yönlendirilmesidir.

Hipnoz denilince genellikle gösterilerde yapılan uyutma teknikleri akla gelmektedir. Oysa bilinçli hipnozda hasta dış ortamdaki sesleri ve bulunduğu ortamı farkedebilmektedir. Sadece o derece rahatlamıştır ki kendisini telkinlere uygun hisseder. Bilinci açık olduğu için isteği dışında bir yönlendirmeye veya telkine açık değildir.

Bilinçli hipnozda derin uyku, bilincin kaybı veya hipnozdan uyanamama gibi bir durum söz konusu olmamaktadır.


Hipnoterapi için başvuran danışan zaten duygusal ve bilişsel açıdan yarar görme konusunda kendisini ikna etmiştir. Bu konuda şüphesi olanlar için öngörüşmelerde bilgi verilir ve kısa bir uygulama yapılır. Böylece şüphe veya korkuların ortadan kalkması mümkün olabilir.
Bazı danışanlar kesinlikle hipnoz altına giremediklerini belirtmektedirler. Oysa bu tip yaklaşımdakilerin daha kolay hipnoz aldıkları bilinmektedir. Sadece bulundukları hipnotik trans, beklentilerine uymaması yüzünden hipnoza girmediklerini düşünmektedirler.

Hipnoz bir gevşeme halidir. Bu nedenle tüm duyular yüksek bir duyarlılıktadır. Kişi dışarıdaki sesleri ve ortamı net olarak farkedebilmekte ve dilerse seans sırasında konuşup gözlerini açabileceğini düşünmektedir. Ancak bunu yapmak istemediğini belirtir. Geşeme halinin konforu nedeniyle transtaki kişiler bu keyifli ortamdan çıkmama konusunda tercih kullanırlar. Bu sayede transı sürdürüp yararlı etkilerini değerlendirirler.

Kullanım alanları
Aşağıdaki durumlarda psikoterapi ve ilaç tedavisine ek olarak veya ilaçla tedaviden tek başına sonuç elde edilemiyorsa hipnoz ile yararlı sonuçlar elde edilebilmiştir.
o Sinirlilik
o Uyku sorunları
o Çeşitli sürekli baş ağrıları
o Tedaviye dirençli kaşıntılar
o Kontrol edilemez arzular
o Bazı fobi durumları
o Bilinçaltı sebeplere bağlı cilt hastalıkları
o Enürezis (gece işemeleri)
o Sancılı adet dönemleri
o Menopoz yakınmaları
o Menopoza bağlı kemik erimelerinde destek tedavisi
o Lokal veya genel aneztezi
o Ağrısız doğumda destek
o Diş tedavilerinde ağrı kontrolü
o Eğitimde öğrenmeyi güçlendirici destek
o Trigeminal Nevraljide
o Dişci Korkusunda
o Migrende
o Asabi Tansiyonda
o Astımda
o Ülseratif Kolon
o İrritabl Kolonda
o Allerjik Deri Hastalıklarında
o Psoriasisde (sedef)
o Siğillerde

Tek başına kullanılabildiği alanlar
§
Tik
§ Kekemelik
§ Sinirsel iştahsizlik ve kilo kaybı
§ Sinirsel veya alışkanlık kusmaları
§ Kilo alma veya verme desteği
§ Panik durumlar
§ Sosyal Fobi
§ Posttravmatik strese bağlı rahatsızlıklar
§ Psikolojik kökenli titremeler ve bayılmalar
§ Cinsel işlev sorunları
§ Vajinismus (cinsel birleşmede vajinanın kasılı kalması)
§ Gerdek gecesi stresi
§ Uykuda diş sıkma veya gıcırdatma
§ Spor yapanlara motivasyon sağlamada
§ Çalışanların performansının artırılmasında

Tarihçe:
Kökleri eski Mısır ve Hindu topluluklarına uzanmaktadır. Bu amaçla uygulanan dini ritüeller dans, müzik ve maskelerin kullanımı ile karakterizedir. Halen bazı uzakdoğu ülkelerinde ve geri kalmış topluluklarda dini törenlerde hipnotik fenomenler belirgin olarak öne çıkmaktadır.
19 uncu yüzyılda Abbe Faria gibi sağıtımcılar ve Franz Anton Mesmer gibi uygulayıcılar ve İskoç kökenli James Braid, James Esdaile, John Elliotson, Ambroise-Auguste Liébault, Emile Coue, Jean-Martin Charcot gibi uygulayıcılarla hipnoz ile ilgili bilgilerimiz ve deneyimlerimiz artmıştır. Bu sayede modern hipnoterapi güvenli bir biçimde tedavideki yerini almıştır.

Mesmer hipnozun histeri tedavisindeki kullanımını, onun hayvani magnetizma adını verdiği bir etkiye bağlanmıştı. Bu amaçla mıknatıslı ortamlar yaratarak özel törenler şeklinde histeri ve endişe tedavileri uygulamıştı. Mesmer'e göre tüm canlı organizmalarda bir enerji alanı mevcuttu. Histeri bu kişinin bir organizmadan manyetik alan alması ile ve kendi manyetizmasının bozulması ile ortaya çıkıyordu. Mesmer bu manyetik alanı değiştirerek histerinin ortadan kalkmasına yardımcı olduğunu belirtiyordu. Mesmerin uyguladığı bu yöntem o zamanlar Mesmerizm veya hayvani magnetizm olarak biliniyordu. Mesmer'in aslında grup hipnoterapisi yanında plasebo etkisi adını verdiğimiz yöntemi kullandığı ve bu yolla etkili olduğu kabul edilmektedir.

Armand-Marie-Jacques de Chastenet, Marquis de Puységur (1751-1825) bir fransız aristokrattıydı. Temelde Mesmer'in yöntemlerini uygulayarak ve hipnoz indüksiyonu yöntemini geliştirerek hipnoza ve psikolojiye katkıda bulunmuş gizli bir kahramandır. Hipnoza yapay uyku-somnambulizm (Somnus-Lat. uyku) ismini veren Puysegur'dur.

Hipnozun etkili olabilmesi için gerekli olan en temel iki faktörü, Mason cemaatine gerçekleştirdiği bir uygulama gösterisi sırasında şu sözlerle tanımlamıştı:

"Benim içimde bir güç olduğuna inanıyorum. Bu inanç benim gerçekleştirme isteğimi sağlıyor. Hayvani Manyetizmanın bütün doktrini iki kelimeye bağlıdır. İNANMAK ve İSTEMEK.
İçimde, hayati üyeliğimi yerine getirmemi sağlayacak güce sahip olduğuma inanıyorum ve bunu tüm bilimsel gücümle sunmayı arzuluyorum. İNANMAK ve İSTEMEK beyler, bendeki tüm bilim ve tüm mevcudiyet budur."

James Braid, hipnoterapiyi bir adım ileriye taşımış ve bu konuda çok yararlı yazılar sunmuştur. Hipnoz ismini öneren de Braid olmuştur. Braid hipnozun bir tür uyku olduğunu ve beynin özel bir aktivite halinde bulunduğunu gözlemiş ve yazılarında Yunan uyku tanrısı Hypnos'u referans almıştır. Bu sayede yeni bir dal olarak "neur-hypnoloji" okulunu oluşturmuştur.

Hipnozun histeride kullanımını ortaya koyan ve geliştiren kişilerden belki en bilenen ve önemlisi Jean-Martin Charcot (1825 - 1893) olmuştur. Hipnozun histerinin bir nörolojik şekli olduğunu ileri sürerek nörotik ve histerik hastalarda hipnozu yaygın olarak kullanmıştır. Öyle ki kendisine "Nörozların Napolyon'u" denmiştir. En tanınmış öğrencileri Alfred Binet, Pierre Janet, and Sigmund Freud'dur. Onlar hipnozu bir fizyolojik durum olarak kabul etmiş ve hipnozun terapide kullanımı açısından Charcot'dan ayrılmışlardır.

Hpinozun yaygınlaşmasında önemli bir mihenk taşı olan Sigmund Freud, kendi çalışmalarında önceleri yoğun şekilde hipnozu kullanmış ve histeri vakalarında hipnoterapiyi başarıyla kullanmıştır. Charcot ekolünün en iyi öğrencilerinden ve hipnoterapistlerinden birisi olduğu bilinmektedir. Hipnoz uygulamaları ve rüya değerlendirmeleriyle klasik psikoanaliz kuramlarını oluşturmuştur. Daha sonra hipnoterapi uygulamalarını bırakarak klasik divan psikoanalizi yöntemini (serbest çağrışım yöntemini) kabul etmiştir. Bunda Freud'da gelişen ağız kanserinin etkisi olduğu ileri sürülmektedir. Yine de hipnoterapinin gelişmesi ve bilinç dışının tanımlanarak psikoterapideki önemli gelişmelerin kapısını açması bakımından hipnoterapide Freud çok önemli bir yere sahiptir.

Modern hipnoterapinin babası olarak kabul edilen kişi ise Dr. Milton H. Erickson'dur. Hipnoz ve hipnoterapi ile ilgili çok sayıda kitap, dergi, makale yazmış ve gerek sesli gerekse görüntülü birçok kaynak bırakmıştır. Verdiği kişisel eğitimlerle yüzlerce yetenekli ve bilgili hipnoterapist yetiştirmiştir. 1970'lerde psikiyatr olarak çalıştığı dönemlerde hipnotik yöntemlerin ve insan davranış kalıplarının kullanımı ile telkinlerin etkinliğini görerek kendisine has bir terapi yöntemi oluşturmuştur. Bu yönteme şimdilerde Eriksonian Hipnoterapi denilmektedir. Bu yöntem Freud ve Braid'in kullandığı otoriter yöntemin tam tersidir. Terapötik etki açısından kontrolün hastada olmasına izin veren ve hastayı öne çıkaran bir yöntem olduğu için büyük kabul görmüştür. Erickson'un bu yöntemi daha sonraları ileri derecede incelenmiştir. İnsan otomatik davranışları ile beynin etkileşimi incelenerek NLP (nöro-linguistik Programlama) adı verilen yöntemin oluşmasına yardımcı olmuştur.


Facebook'ta Paylaş

Hiç yorum yok:

http://www.kodarsivim.tr.gg

En çok hangi bölümle ilgilisiniz?

Bitkilerin Şifa Dağıttığına İnanıyor Musunuz?